dışarıda yemek yemektesinizidir, okul kantini vb. gibi bir yerde. yanınıza usulca yaklaşır ve oturur. bir size bir yemeğinize bakar, içiniz burkulur. bir parça verirsiniz havada kapar. daha sonra da oradan gitmez. hayvanları çok seven bir bireyseniz o yemeğin yarısını onunla paylaşırsınız. midenizi de o hayvanın karnını doyurmuş olmanın huzuruyla avutursunuz.
köpeğin ağlak küçük emrah bakışlarına kimse dayanamaz, dürümün yarısını köpeğe verir. fakat pek çok insandan daha fedakar olan köpek sizin bu küçük iyiliğinizi unutmaz, buzda düşüp ayağınızı kırdığınızda başınızda bekler, yanınıza yaklaşanları o köpek aklıyla sizden uzak tutmaya çalışır, sizi koruduğunu düşünür. sedyede giderken elinizi yalar. iyileşip ayağa kalkınca köpekle bir dürüm ziyafeti daha yapmak istenebilir. ama her an kötü bir haberle karşılaşabilirsiniz, dürümcünün dediğine göre sevgili koruyucunuza araba çarpmış, bu sefil dünyadan göçmüştür. "vay amk!" dersiniz. eve dönerken, hemen köşe başında tipten tanıdık gelen yavru köpekler görürsünüz, "yoksa onun yavruları mı bunlar?" kuşkusu sarar içinizi, "bakkal, kapama lan tükkanı allahsız! yavrular süt bekler benden, ana yadigarı onlar..."