zengin insanların en büyük eğlencelerinden biridir.
geçenlerde kankam diego, kaan jan ve julide ile lüks bir restorana yemeğe gittik, lüks olmasa girmezdik çünkü biz zenginler lüks olmadan yaşayamıyoruz. neyse efendim, içeriye girer girmez 15 tane yalaka -oo hoşgeldiniz, oo sizi taşıyalım cool bey yürümeyin! gibi kokulu laflarla büyülemeye çalıştılar göynümü, ama ben yer miyim azizim? yanımda getirdiğim kırmızı halımı serdim ve devam ettim.
sofraya oturduk, kaan jan biraz hiperaktiftir, yandaki masada yemek yiyen yaşlıların ıstakozuna para atmaya başladı, yahu dur kaan, burası saygın bir mekan! desem de dinletemedim. ama şu yaşlıların yemeğe çıkma olayını da anlamıyorum arkadaş, gelmiş 90 yaşına dışarıda yemek yiyor, otur evinde yahu! takma dişlerinden gelen sesler mideme hançer sokuyor vallahi, her tarafı yaşlı kokutmaları da cabası, içimiz dışımız yaşlı oluyor. neyse, kaan jan'ın muzipliklerine gülerken bir yandan julide'nin memesine bakıyor, diğer yandan arjantinli kankam diego'nun garsona bakıp gülüşünü inceliyordum.
+ diego noldu?
- ahaha şunun tipe bak cool ya, resmen neşelensin insanlar diye koymuşlar.
+ ahaha çok yaşa diego!
garsonda hafiften gülüyor lakin muhtemelen içinden anneciğime ve babacığıma ayıp ayıp laflar ediyordu, bu benim çok kanıma dokunmuştu.
ben- ne küfür ediyosun lan?
- ne küfürü beyfendi?
ben- oglum bak aşırı kültürlü ve modernim ama anama küfredersen borca sokarım seni.
- asla beyfendi, neden küfür edeyim? tipimle alay etmeniz gayet doğal.
ben- yani.
- peki ne arzu etmiştiniz?
diego- guru fasulye var mı ahahah?
- maalesef efendim.
ben- ayy fakirler.
julide- cool gidelim burdan ahaha
ben- ahaha, peki sen kaç tane dil biliyorsun garson?
- valla abi bi türkçe bi de ingilizce
ben- nee? böyle saygın bir yerde fransızca konuşamayacağım ha?
- yani bizim iboyu çağırayım o biliyodu ama :/
ben- oh my dolar!
- ibooo gel la abi türkçe'den anlamıyo.
diego - ooo ne dedi
ben- diego dur bi ya, ne diyon lan sen?
julide- cool lütfen uğraşma fakirle, ağzı falan kokuyodur onu koklarsın fenalaşırsın şimdi of :/
kaan jan- abi al para at kafasına
- yeter lan bırakıyorum işi allah belanızı versin be!
ben- dolarahahaha
julide- ahahaha
bir garsonu daha işinden etmiştik, mutluyduk ve yemekte remulad soslu ıstakoz yedik, tabakları ise yere atıp diğer garsonlardan birini suçladık, onu da patron işten kovdu, işin iyi yanı... o tazminatını almıştı.
ukalalık yapmaya kalkmışsa hakkettiği davranıştır.
kısa dönem askerlik sonrası üç çocukluk arkadaşı karaköy sahilindeki balıkçıda ekmek arasına gitmiştir. camlı masada bir adet karşı iki kişiye ait, bir adet de karşıda oturan iki kişinin okuyabileceği menüleri vardır. garson gelir ve ukalalığını yapar:
-efendim siz bu tarafa olanı okuyacaksınız, siz de bu tarafı. (eliyle gösteriyor bir de ibnetor)
+asabi olan ben: sen dalga mı geçiyorsun? biz anlamıyor muyuz menüyü nasıl okuyacağımızı?
-garson: ben şey ettirmek için demedim.
+ tamam sen bize üç yarım getir. (kesin içine tükürecek gavat)