bugün evde yiyeyim , ekonomi yapayım ayağına markete gidilir salça , soğan , domates , biber , kuru fasülye , pirinç , yağ , baharatlar , yoğurt alınır. o kadar para verilir ama uzun vadede kar edeceğinizi düşünürsünüz. eve gelince üzerinize bir ağırlık çöker. kim uğraşacak şimdi soğan kesmekle , yemeği kayıtlamakla diye düşünürsünüz. içinizi bir sıkıntı kaplar. hele ki biraz da üşengeç bir bünyeye sahipseniz. o yemeği yapmak dünyanın en zor işi gibi görünürür gözünüze. ama hani ekonomi yapacağıdın yarrağım diye iç sesiniz bir yandan ayar verir . iç sese de başka zaman yaparım diyip her zamanki gibi dışardan söylersiniz.
işte bu duruma yemek yapmaya üşenmek denir.
canınız çeker kendi kendinize "hadi kalkıp yapayım" dersiniz ancak bu sadece düşüncede kalır. çünkü vücutta her hangi bir faliyet olmaz. hala oturduğunuz yerdesinizdir. sadece düşünce boyutunda kalır. sonra kalkmayacağınızı farkedip "aman boşver hiç uğraşamam" şimdi dersiniz. ve oturmaya devam edersiniz.
Çubuk krakerle, cipsle, cici bebeyle olmaz bu iş, iyi beslenmeli, bağışıklığımızı güçlendirmeliyiz.
Portakallı ördek yapın demiyorum ama iki parça tavuğu da tavada sallandırın bi zahmet, yanına salata, ohhh misss!
Şimdi corona düşünsün!
hayatta her şeye üşenirim fakat yemek yapmaya hayır. yemek yapmak bir sanattır efenim, keşke yaptığımız yemekleri bir müzeye götürsek orada sergilense. keşke yemek müzesi olsa. belki de vardır, bilenler haber versin.