evlenirsiniz, işe gidersiniz ve o kadar çabalarsınız evi geçindirmek için. akşam eve geldiğinizde ise sadece sıcak yemek ve sıcak bir ortam ararsınız eşinizden. fakat bu gereksiz kadınlardan hiçbir şey bulamazsınız. verdikleri sadece dırdır. başınızın etini yerler. siz siz olun sakın böyleleriyle evlenmeyin. alt tarafı bi yemek istedik. kafamın etini yedin be kadın...
hayatın gerçeklerini görmezden gelen kişilerin laf ettirmemeye çalıştığı kadınlardır. böyle göz boyamaya kadınlar gelir mi size sanıyorsunuz? aldanın siz daha çok.
yemek yapma yetisi olmayan, bundan da hiç gocunmayan kadınlardır. yemek yapmayı bilmedikleri gibi, mutfakla ilgilenmeyi de sevmezler. allah kocalarına sabır versindir. belki telkinle birkaç bişey yaptırmak mümkün olabilir.
her ne kadar türlü türlü olsa da, evlilikten sonra biraz da olsa kendini yola sokan kadınlardır. evliliğe kadar, annesinin kanatları altında, evde pineklemekten, tırnak ojelemekten, yine anasının zoruyla, iki gıdımlık yerin tozunu almaktan öteye gidemeyen hatunların % 80'lik kısmı, deneme yanılma yoluyla da olsa, ilk dönemlerde zehiri andıran derecede tuz barındıran nohutlar, dişinizi kıracak gibi pilavlar yapsa da, zamanla onlar da, kendi kızlarını pişpişleyecek dereceye gelirler efendim. yormayın kafanızı..
tabii ki, bu durum geneli için geçerli olsa da, genelin dışında kalanlar için ne derseniz deyin, ne yazarsanız yazın, iki yumurta, bi tosttan fazlasını öğrenemeyen hatunlar da vardır. ehh, onların da kocaları, kazancının bir miktarını da yemek yemek için ayırırlar, olay öyle tatlıya bağlanır.
günümüzdeki kadınların durumunu bilmeyen erkek söylemidir. erkekler her zamanki bencillikleri ile akşama kadar çalışıp yorulurken kadın tabi motor gibi çalışmalıdır. çocuk, bulaşık, çamaşır hak getire. ayrıca çalışan kadın olmaları erkekleri hiç ama hiç ilgilendirmez. o kadar istiyorsan kendin yemek yapmayı öğren. şartlar eşit hatta artık erkekler yatıyo.
bu kadınlar 20'li yaşlarına kadar okula gitmiş ve akşam olup eve geldiklerinde zaten anneleri tarafından yapılmış yemeği yiyen kadınlardır. bu yüzdenki yemek yapmayı bilmek gibi bir ihtiyaçları yoktur. sonrasında da iş hayatına atılan bu kadınların takdir edersinizki zaten yemek yapmayı düşünecek halleri yoktur. gerekte yoktur. yemek yapmak o kadar da zor birşey değildir, bir kere yanlış yaparsın, iki kere yanlış yaparsın üçüncüsünde öğrenirsin. önemli olan kendi ayaklarının üzerinde durabilen, erkeklerin hakimiyet kurduğu iş dünyasında yerini sağlamlaştırabilmektir.
sonuç olarak bu kadınlar yemek yapmayı bilmezler ama kocalarından daha fazla kazanırlar.
bu kadınlar evlenene kadar annelerinin yaptıkları nefis yemekleri yiyerek ve yapmak için hiç çaba göstermeyen tiplerdir. sonrasında evlenirler, balayı bitiminde gözlerinde mahzun bir ifade ile açlığını belirten kocaya pizzacıdan söyledikleri pizza ile kendilerini açık ederler. koca o vakitten itibaren yandığının farkına varır, üstüne gittiğinde ise "senin elin armut mu topluyor, sen niye bilmiyorsun?" söylemleri ile karşı karşıya kalır. sözkonusu bağyan yemek yapmayı öğrenene kadar işleri bayağı bir zor olacaktır.
neden yemek yapamadıkları anlaşılamayan kadınlardır. erkeğin kalbine giden yolu bulmak için olmasa bile kendisi için öğrenmelidir ki yemek yapmak terapi gibidir, sonrasında aldığınız olumlu eleştirilerse şımartır.
muhtemelen gençtir ve ailesiyle yaşıyordur. kendi başına yaşamaya başlamasını beklemek lazım gelir.
her bilgi bir gereklilikle öğrenilmiştir/öğrenilir diye bir kaide yok muhakkak ama çoğu bilgimizin ya da becerimizin kaynağı yine de budur.
kadinlari, yemek yapmak zorunda olan varliklar olarak gormeyen, kadinlarin toplum ici rollerinin ve insanliga katkilarinin, midelerine inecek bir kac yaprak sarmasindan, bir kac dilim kol boreginden hatta sarimsakli yogurt ve bol tereyagli mantidan bile daha onemli oldugunun farkinda olan cagdas, modern hayati ozumsemis insanlar icin tanimasi sasirtici olmayan kutsal varliklar.*