gelir. afiyet olsun ben tokum derken gözleriyle her bir lokmanın tarifini beynine kazır. bu sırada duyulmayan yutkunma sesi kulakları tırmalar. ne sana ağız tadıyla yemek yedirir ne de kendi yer. saçma sapan muhabbet etmeye çalışırsın yanağının içindeki toparlakla o ise hem cevap verir hem de gözleriyle geviş getirir. en sonunda yarı aç kalkarsın. zıkkımı karşılıklı yemişsindir. afiyet olsun.
sofraya oturmaları için teklif eden ev sahibini geri çevirip oturduu yerden sofraya laf yetiştiren misafirdir. cevap vermemek ile ağzındaki loma ile konuşmak arasında çelişki yaşayan aile bireylerinin birlikte yedikleri tek öğünü mahveden bencil misafirgiller. bir kısmı yemek yemeyeceklerini belirttikten sonra sofraya bakar ki yemek yiyen aile bireyleri iyice azap çeksin, kahrolsun.
tüm ailenin bir arada olduğu yemek vakti akşam oturmasına gelen cibilliyetsizdir.
bu misafir aile dostu, akraba bile olsa bu saatte gelip ailenin mutlu yemeğine engel olduğu için cibilliyetsizdir. kendileri yemeklerini yemiş tabi, diğerlerinin ne önemi var değil mi, koy götüne. biz zaten üç öğün birlike yemek yeriz. birde ben yılın her günü aile yanındayım. bu yemeklerden birisi olmasa ne olacak.
ev oturmasınında bir ahlakı var ama bunu bilen kalmamış. adab ı muaşeret tekrar ders olsa demiyor değilim.