bir holywood klasiğidir, türk sinemasına da geçmiştir. yedi göbekten burjuva ailemiz akşam yemeği için masanın başındadır, fakat evin şımarık çocuğu yemek yememektedir. ha bu anda eller ya masanın altındadır ya da kaşıkla yemek karıştırılmaktadır. sonra ebeveynlerden biri mendil ile dudaklarını siler: 'neden yemeğini yemiyorsun john?' diye sorar ama sikleyen kim? john piç piç 'bir şey yok' der ve odasına çıkar. peki john'un derdi nedir? işte bu hiç bir filmde değişmez; kesinlikle ottan boktan bir şeydir. işte bu sahne yüzünden insanlar zengin çocuklarına kin besler.
klavye boyutlarındaki pirzolasını, masanın altından zengin evin obez köpeğine verir.
villanın 4. katında bulunan odasında da içi abur cuburla dolup taşan zula vardır zaten bunun, ne zulası be süper market. oraya çıkınca, 5 kişinin serile serile uyuyabileceği kuş tüyü yatağına çıkar, hayvani boyutlardaki müzik setinden de son ses müzik açar, yatağında zıplaya zıplaya zulasından çıkardığı cipsi, çikolatayı, marshmellowu zıkkımlanır.
herkesin bir sinirle giriştiği çocuktur. fakat olayın içindeki masum kişiliktir. gidip babasını, anasını dövmek gerektir. yazıktır çocuğa. zira ne gördüyse onu yapmaktadır.
suçsuzdur çünkü istediği zaman yemek yeme şansına sahiptir. adaletsizlik örneğidir bunun yanında onca aç çocuk varken birilerinin yemek yememe lüksü sorgulanmalıdır.