ferhan, olcay'a bela olan adamı mahallenin ortasında bıçaklamıştır, ardından olcay bunu kaldıramayıp eşyalarını toparlar, lale engel olmaya çalışır,
lale: olcay yanlış anlama ama bu olanlar.. bu insanlar seni çok sevdiği için..
olcay: ben de bunun için gidiyorum lale! kocam beni çok sevdiği için öldü, bizi kurtarmak için, ben bu ölesiye sevgileri kaldıramıyorum artık!
.......
yusuf: şu bi haftada sattığım kitapların parasını götürünce sahafçı kadın çok şaşırdı, doğrusu bu kadar beklemiyodum dedi, ben de iki misli kitap aldım.
nilgün: ya, küçük bi dükkan mı bulsak sana yusuf?
yusuf: seyyar kitapçıyım ben kızım, sokakları, soğukları ne diye bırakayım? öyle içime çekiyorum ki buz gibi havayı.. dudak tiryakisi falan değilim kalbim serinliyor.
O yıllarda televizyona yansıyan işlerde kalite kokuyordu. Şiir gibi akıp giden bir diziydi. Karakterleri bizdendi. Belki de herkes kendinden ufak birşeyler yakalayabiliyordu. Kendimi Yusuf gibi serseri, bir baltaya sap olamamış ve şair ruhlu; Ali gibi eski bir militan, derinlerde yaşanmışlıklar saklamış deli bir adam gibi gördüğüm içindir belki de... Dizinin ezgileri dahi insanın içine işliyordu...
49 bölümlük baş yapıt. istanbulda sebebpsizce balata düşürürdüm yolumu sırf diziyi yad etmek için. çok arayıp sonunda dizideki evi bile bulmuştum. işte o ev:
fazla anlatmaya gerek yok izleyince insanı derinden etkileyendir. . trt nin trt, mahallenin mahalle olduğu zamanlar işte. berber remzi nin aşkı parklardaki jetonlu tahta ata benzetmesi, evin bahçesinde duran sandalın içine zulalanan viskiyi açıp içen olcay ın efkarı, önem in televizyon doktoruyla gelmeyecek korkusuyla görüşmeye gitmemesine havva ananın getirdiği yorum ilk bölümlerden akıldan kalan sahneler. ayrıca diyalogları fenadır.
8. bölümden aktarıyorum:
yusuf- gunaydın!
havva ana- ne günaydını sana gün tabi yeni başlıyor.
yusuf- yok aslında daha erken uyandım ben ama şeyden sonra...
havva ana- anlatma bana, serseri bir gezegenden ne farkın var senin?
yusuf-...
havva ana- bu gençliğinde, kuvvetinde nabacaksın çok merak ediyorum?
Yıllar geçse de, üstünden sayısız tv. dizileri geçse de, dizilerin en kralı, şahı, unutulmazları arasındaki yerini kaybetmeyecektir.
Tıpkı süper baba gibi.
Ekmek teknesi gibi.