izmir'in selçuk ilçesinde yer alan, içine giren 7 tane aziz ve köpeğinin bu mekanda uzun süre dışarı çıkmadan sürekli uyudukları efsanesine sahip bir sarkıt-dikit mağarası.
bu 7 uyuyandan yemliha padişahın diğerleri de vezirlerin oğullarıdır. mağaraya girip 300 sene boyunca uyumuşlar uyandıklarında sanki normal bir uykudan uyanmış gibi hissetmişler mağaradan çıkıp bir şeyler satın almaya çalıştıklarında paralarının çoktan tedavülden kaltığını öğrenince gerçeğin farkına varmışlardır.
kehf
22 - Ashab-ı Kehf'in sayılarında ihtilaf
edenlerden bazıları: Onlar, üç kişidir,
dördüncüleri köpekleridir" diyecekler. Diğer
bazıları da "Onlar, beş kişidir, altıncıları
köpekleridir " diyecekler. Her ikisi de
bilinmeyen hakkında tahmin yürütmektir.
(kimileri de:) "Onlar, yedi kişidir; sekizincisi
köpekleridir" derler. De ki: "Onların sayılarını
Rabbim daha iyi bilir." Onları ancak pek azı
bilir, Bu sebeple onlar hakkında bu bildirilenler
dışında bir münakaşaya girişme ve bunlar
hakkında hiç kimseye de bir şey sorma!
kuranda allah bu uyurlarin net sayisini vermekten kacinirken muminler neye dayanarak 7 sayisi uzerinde birlesiyorlar dedigim uyurlar!
Hıristiyanlığın roma devleti içine iyice yayılmaya başladığı sıralarda yedi romalı askerin başından geçen ve yedi uyurlar olarak bilinen hem hıristiyanlık ve hem de müslümanlık inanışlarında ölümden sonra dirilişe örnek olarak alınan bir anlatı.
Kur'an da Kehf suresinde adları geçen tarsus ta yaşadıklarına inandığımız aziz kimselerdir. putperestliği reddetmeleri inançları için soyluluk, şan, şeref, para, can gibi değerlerini hiçe sayan mübarek kişilerdir. üçler yediler kırklar'ın yedilerinin ashab-ı kehf (mağara sakinleri) olduğuna inanılır.
anahaber bültenlerinden birinde uyudukları mağara gösteriliyordu. türbe gibi yapmışlar yine; dilek ağaçları, mumlar falan filan. ama kenarda bi amca mağara içindeki ufak çaplı deliklerden birine girmeye çalışıyor. muhabir yaklaşıp soruyor;
-amcacım neden girmeye çalışıyorsunuz o deliğe?
+günahlardan kurtulmak için.
-peki o deliğin ucu açık mı? nereye gidiyor?
+açık tabi, kabeye gider bu delik!
aman yarabbi! amcam kafaya koymuş deliğe girip önce günahlardan arınacak sonra kabeye gidecek.
allah muhafaza delik hakikaten kabeye açılsa amca zaten yolda ölür. ayakta terlik, sırtında tiril tiril gömlek.
efem yedi kafadar bir gün canları sıkılmış ne yapsam ne yapsam diye düşünmüşler. sıcak bir 4 temmuz günüymüş. atlamışlar minibüslerine malum yedi kişi * sıkışmak istememişler. güzel yurdumuzu keşfe çıkmışlar. az gitmişler uz gitmişler sonunda bir mağara görüp içinde ne olduğunu merak etmişler. ama içinden birisi "hacı sakat olmasın burda kimse yok girmeyelim içeri" demiş, ama diğerleri zallamamış. yine de içeride kapalı kalma korkusuyla yanlarına oyuncakbulut almışlar. içerde su falan olmazsa eksiğimizi burdan karşılarız umuduyla. neyse efem uzatmayayım, bu yedi kafadar mağranın içine girmiş tam bir labirent; korktukları başına gelmiş mağranın içinde kaybolmuşlar. dışarı çıkma çabaları sonuçsuz kalınca biraz dinlenip güçlerini toplamak amacıyla mağranın kuytu bir köşesinde takılmaya başlamışlar. bu sırada içlerinden abla olanı duvara yazı yazmaya başlamış. sonunda bakmış ki yazdıkları bişeye benzemiyor, benden yazar olmaz deyip vazgeçmiş. neyse efem bu kankalar dinlenmişler sularını içmişler, sigaralarından bi fırt çekip dumanını üflemişler. dumanın ne tarafa doğru ilerlediğini belirleyip çıkışın orda orduğunu ümit etmişler. bu çabaları da boşa çıkınca içlerinden biri iyice çıldırmış çıkarın beni burdan diye bağırmaya başlamış. bu elemanı sakinleştirmek ne mümkün; azıttıkça azıtıyor eleman. sonunda içlerinden birinin aklına bir fikir gelmiş "asil en tcry yapmamız lazım ağalar" demiş. bu lafı duyanlar tcry ne ola ki diye sormuşlar. diğeri hemen atlamış; try: toplanalım ki sevgimiz rahat yatsın.*
bu öneri kabul görmüş ve hepsi yatmış. işte sevgili dostlar, sözlükte ne zaman kargaşa çıksa bu yedi kafadar hemen bu mağraya gider olmuşlar. *
uyandıktan sonra yiyecek almak için dışarı çıktıklarında ellerindeki paranın geçersiz olduğunu öğrenmişlerdir. geyik yapmıyorum, bu sanat tarihi hocamın 7 uyurları anlatırken ağzından çıkan cümledir.