yedi güzel adam

entry213 galeri13 video25
    12.
  1. ilk bölüm fragramanı yayınlanmıştır.

    0 ...
  2. 11.
  3. yedi güzel adamımız var, sahip çıkalım denecek dizidir.
    3 ...
  4. 11.
  5. heyecanla beklemekten kalbimde derman kalmayan dizi.
    canıma can katacağını umduğum dizi aynı zamanda.
    bide bir an önce başlasana be dizi!
    2 ...
  6. 10.
  7. ilgi çekici bir fragmanı var. bölüm süresi çok uzun olmaz umarım.
    2 ...
  8. 9.
  9. 8.
  10. takip edeceğim dizi. merakla ve sabırsızlıkla bekliyorum.
    3 ...
  11. 7.
  12. 6.
  13. cahit zarifoğlu var ise için de islam da olan dizidir. umudum bu yönde lakin olmaya da bilir. lakin tanıtımlardan anlatığım kadarıyla tahminim kuvvetlidir.
    2 ...
  14. 5.
  15. yakında trt-1 de başlayacak olan ve kahramanmaraş ta çekimlerine başlanmış olan dizidir .

    hikayesi ;

    dönemin önemli şairleri arasında yer alan erdem bayazıt ın , kara lise de öğrenciyken başlayan edebi yolculuğundan , öğretmen olarak kara lise ye döndüğü zaman dilimine uzanan dönemi kapsar . hikayede mekan ; kara lise den başlayıp , istanbul ve ankara ya ; hatta afganistan a kadar uzanır .

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/602796/+
    8 ...
  16. 4.
  17. yeni bir dizidir.

    --reklam alınır--

    yakında değerlenir buralar.

    --reklam alınır--
    2 ...
  18. 3.
  19. 2.
  20. 1.
  21. bir cahit zarifoğlu destanı. aynı zamanda 1973 yılında yayımlanmış şiir kitabı. sözlük formatı müsaade etmediği için ilk iki bölümü copy paste yapıyorum.

    i.
    bu insanlar dev midir
    yatak görmemiş gövde midir

    bir yara açar boyunlarında
    kolkola durup bağırdıklarında

    -ya kurbanın olam
    dağlar önüme durmuş
    ki dağlanam

    çekip pırıl pırıl mavzerler çıkardılar oyluk etlerinden
    durdular ite çakala karşı yarin kapısında

    1.

    yedi adam biri bir gün
    bir kan gördü
    gereğini belledi
    yari alsa koynuna
    ayırmaz kanı yanından

    beyaz haberlerim var kardeşlerim
    -bir güzel ince gelin
    kabartır göğsünü toz duman içinde
    gelinliği durur çıkartıp bıraktığı yerde
    içerlerden bir taşlı tarladan
    kaynayan nehrin gözünde
    unutmuş gelin alınlığını
    avuçları sıcacık yumulu beline dayalı
    kalın bilekli badem topuklu
    seyirtir o ince gelin
    grevli'ler şifalar götürmek için

    beyaz haberlerim var kardeşlerim
    -gölgesiz meydanlara
    aklı yağmalayanlara arasından
    yayılırsa karanlık fısıltılar
    ya da güzel dışlı yapa çiçekleri
    muhtemel bir genç kızın
    başına atılırsa

    yedi adamdan biri
    bir gün bir kan göreni
    kabukları soyulmuş
    taze devrilmiş bir ağaç gibi
    çeker çıkarır kendi kadınlardan
    fırlar yataklarından tatlı uykudan
    çıplak çıkarır kendi kadınlarından
    fırlar yataklarından tatlı uykudan
    çıplak yalın ve güzel adaleli
    o er alarak
    seğirtir danseder gibi
    -önce sağlam olmalı arkam
    o ince gelin
    belirir hemen ardında erin
    1000 yıl durmadan en atmış bir çınar gibi

    gidiyor dansöz gibi
    yere ve göğe açık avucunda o kan
    o işlem onda güvercin ve sevap
    onlarda en ağrımalı yara
    ve yollanıyor o güvercin onlara
    güvercin değişiyor gittikçe ondan
    güvercin değişiyor vardıkça onlara
    + ve aman ne uzun sürüyor bir düşman öldürmek+
    yedi adam artık bir kan göreni
    varıyor dengede
    kuğu gibi sarkıyor onlara
    akıyor onlara
    şiirler söylüyor ve mısralarında
    işlek çelik kümeleri
    ve kalkıyor her bir ulaşmasında
    iki yanında sülüs ve yay gibi
    bir vuruşta öldüren elleri
    -karanfil serpercesine
    bir kez daha vurdum ya allah diye açtığım yaralara

    -güzelin düşmanı güzel olur
    güzelin yari güzel olur

    o varıyor tüm meydanlara
    kanı okşayarak ve kabartarak

    kanı okşa ve kabart
    ve sonra sabah kahvaltısında
    içinden geçirmekle varsın sofrana
    çocuklarımızın ellerinde büyüyen gagalı şeylerin
    tanrının buyruğu ile ortaya çıkarttığı
    gürbüz bir yumurta

    ii.

    yedi adam biri bir gün
    bir aşk bir gün
    gereğini belledi
    ölüm girse koynuna
    ayırmaz aşkı yanından

    beyaz haberlerim oluşuyor kardeşlerim

    daha ne kadar saklanabilirdik seninle:
    yaylalardan nasıl geçtik
    çobanlara yetişemedik ama uzaktan
    zahmetsiz ve hiç kimseye değil gibi konuşan ağızlardan
    ne bilge sözler dinledik
    sığındığımız
    ve içinde saçlarımız göle girmiş ıslanan
    o dev o kabul eden o sizin veren mağaralar
    yine açık yine buyurlu
    çekildi üstümüzden. -çalıların
    bilen duruşlarıyla karşılaşırdık koşuşurken gizlilere

    güneşi tez gördük dağlarda
    ormanın ay çiçeği gibi uyanan hayvanlarıyla
    ilk iş gövdemizin acıktığını anlamak oldu
    gittik kokladık ekmeğimizi tarlalarda

    o gün gezdim seni ellerimle
    söyledin: geniş vuruyor yüreğin

    ülkeyi tez giden ayaklarımla varıyorum
    kanım temizliği seven bir kolla atılıyor durmadan
    yıkanmış güneşte yeni kurumuş çarşaflar gibi
    serin ve ürpertici gövden
    yaklaşmaktasın ve / çok yakınıma taşıdığın / güller
    sana canı gönülden âşık oldum meleğim
    kollarına gümüş bilezikler düşündüm
    dostlar buldukça onlara
    kalın kaşlarını övdüm
    güzeldin
    gövden gerilmiş devinmekteydi
    bir tabloda gibi her bakmaya değişen
    karanlık anlamlardan arınan yüzünle
    hakkı verilmiş
    zehirleri alınmış kazanlarda
    demirle birlikte çeliğe koşmaktaydın
    ve döllenmekteydin mengenelerle kucaklanarak

    işçi eğilir bükülür ve doğrulur
    köylü bükülür doğrulur eğilirken
    insan iyi maden kuyumcuda

    güzeldin / gövden
    yeni bir iklim gibi yayılmaktaydı karalara
    ağaçlar, kırdaki hayvanlar kasabadaki insanlarca
    işte davetliydin
    acıktık bıçaklarına kanımızı gütmekteymişin gibi
    gelip acı sözlerin için
    bir çekmece koydun yaralarımıza

    ve ellerin uçuşan yapraklar gibi
    birden
    nasıl yalnız olduğumuzu anladım
    kimseler yoktu ikimizden başka birbirine bakan

    susuyor sessizce
    aşkla ilerliyorum
    milletim bileniyorum
    devirmeye
    devirmeye safrası beynimi üleşen
    elleri karımın üstünde birleşenleri

    bundan böyle yekinmeye hevesli yüreğim
    /sanatsever halkımıza duyurulur/
    aklım eski izlerde şimdi
    iz demek
    bir geniş
    bir kendine dönük bir en ileriye
    yol demek

    usulca kalkıp gedene: dur
    ki çevrileceksin

    toydun cesurdun
    gençtin atıldın
    bilmezdin atıldın
    kabuğu oydun oydun
    kabukta kaldın

    sis iner örter mermeri
    ağacı binayı

    sis kalkar kalkmaz
    görünür mermer
    ağaç ve dev
    bu kadınlar dev midir
    yatak özlemez gövde midir
    gül açar boyunlarında
    kolkola durup bağırdıklarında
    bomba düşmüş gibi deprenir toprak
    konuştuklarında

    -yar kurbanın olan
    dola yaşmağını bileğime
    ki düşmanı güzel vuram

    çekip mavzerler çıkardılar oyluk etlerinden
    durdular ite çakala karşı yarin kapısında
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük