torunlarının, çocukların kaçtığı insanlardır. en azından benim çevremdekiler böyle. aslında istedikleri sadece konuşmak, önemsenmek. ama kimsenin buna sabrı ve zamanı yok. her şeye var onlara yok. onlara ölmeden kıymet vermek, vakit geçirmek lazım yoksa çok geç oluyor.
Genelde yaşlıların kara kutusu olurum. iyi anlaştığımız için kime kızıyor, kimi seviyor hemen söylüyorlar. Ben de bu ağır sırlarla yaşamıma devam ediyorum.
Eğer çocukluğunu ve gençliğini yaşayabilmiş ise, elalem ne der deyip ailesi tarafından baskılanmamış ise daha az huysuz ve gençlere karşı daha az öfkeli olabilen insanlardır kesinlikle şüphesiz..
Yolda görünce çok üzüldüğüm insanlardır.
Bazılarının elinde baston var, yürümeye çalışıyor, bazıları yanındakilerin kolundan güç alarak yürümeye çalışıyor. Göz göze geldiğimizde de çoğu bana gülümsüyor.
Akıllarından ne geçtiğini tahmin ediyorum o an. “Gençliğinin kıymetini biliyorsundur umarım” gülümsemesi gibi.
Keşke bu insanlar hiç yorulmasa, keşke bu insanların elleri hiç titremese.
Bazen yolda mendil satan güzel amcalar, teyzeler görüyorum. Keşke hiç satmak zorunda kalmasalar.
Ellerinden gelen tek iş bu ama.
Onları görünce düşünüyorum, benim annem de burada, tam da burada böylece oturup mendil satabilirdi diye.
Bazen bu görüntülerle karşılaşmamak için günlerce dışarı çıkmadığım da oluyor.
Keşke süper güçlerim olsaydı.
bazı zamanlar çok farklı ve de çok doğru düşüncelere sahip olabilen insanlar. evet az önce anneannem kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek ama aslında çok da mantıklı bir öğütte bulundu ve bir hatadan dönmeme vesile oldu. olaya çok çok farklı bir perspektiften yorum getirdi kendisi, hayat tecrübesi bu olsa gerek. sevelim kıymetini bilelim onların.