Ya çevreme bakıyorum, sonra insanlara dönüyorum; insanlara baktıkça geçmişlerini ve bugünlere gelişlerini düşünüyorum. Henüz bir bebekken yılları beraberinde büyüterek yaşlanıyorsun ve bir yandan zamanı gelince ki o zaman bu yaşlılık anı oluyor, kimi yere göre değişse de genelde değersiz görünüyorsun. Sonraysa yalnızlık, bitiş, ölüm. Tükenerek ölüm. Bir başına ölüm.
Korkunç geliyor. Yaşlanamadan ölmek isterim. Birilerine muhtaç kalıp lafını yemek ve onca yaşanmışlığa rağmen düşmektense erken gitmek daha makûl geliyor.
Zor.
insanlar gece uyurken rüya görür. Ve sabah olup uyanınca bunun bir rüya olduğunu anlar.
işte ölünce de, bu hayatın bir rüya olduğunu anlayacak.
"Bu dünya hayatı oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Ebedi ahiret diyarı ise hayatın ta kendisidir.
Keşke bunu bilselerdi."
- ankebut suresi 64. Ayet.
Yaşlılık zor.
Ama Orta Yaşlılık çok kötü değil sanki. nispeten artıları bile var gibi görünüyor.
Mesela hayat tecrüben zirve, fizik olarak çok düşmüş olmuyorsun. 45-55 arası.
Gençken fizik olarak zirvesin ama tecrübesizlik sıkıntı mesela.
25 yaşındayım. Komşu, akraba, tanıdık vs benimle yaşıt olanlar ya da benim jenerasyondan olan herkesin çocuğu, kimisi evlenmiş, kimisi iş güç, kimisi bir şeyler yapmış vs vs.
Ya ben hala şu yaşımda koltukta geç saatlere kadar dursam annem "geri zekalı kalk yerine yat, belin tutulacak." Diyor.
Evet mükemmel bir iletişim ağımız var eheehe.
Ya benim, benimle yaşıt olup boşanan arkadaşım var.
Demek istediğim daha dün 17 yaşında bir ergenken neler yaptığımı hatırlıyorum. Şu an 25'im hala olduğum yerdeyim. Kafam değişiyor, illa ki yaşadıklarım, acılarım ve mutluluklarım beni olgunlaştırıyor ama çevremin bu kadar hızlı bir şeyleri tüketmesi çok bazenleri bana geç kalmışım hissi yaşatıyor.
Oysa ki ben daha bebeğim yaaa..
Bu tür negatif düşüncelerle boğuşursanız inanın daha çabuk yaşlanma sürecine girersiniz. Elbette, yaşlanacağız ve gecinden versin bir gün ölüp gideceğiz. Şu kısacık ömürde her anın tadını çıkarmaya, mutlu olmaya çalışın. Zaten sonu belli olan bir şey için ah vah etmenin Bi anlamı yok.
Her yaşın ayrı bir güzelliği var ayrıca. Ama şimdiki hayat tecrübemle 20 li yaşlara gidecek olsaydım, bambaşka bir yaşam çizebilirdim kendime. Maalesef akıl başa geldiğinde çoktan ömrün yarısına gelmiş oluyorsunuz..
beni korkutmayan durum. ben korkutan durum uzun yaşamak. uzun yaşamak demek belirsizliğe daha fazla tahammül edecek olmak demektir. kant, birinin zekası katlanabileceği belirsizliklerin çokluğu ile ölçülebilir demiş olsa da yaşamak bu genç yaşımda ağır gelmeye başladı be. bıktım ulan varoluşsal sancı çekmekten.
yaşlanmak.
aslında bir çoğumuz yaşlanmaktan değil, yaşlanmak düşüncesinden korkarız. zihnimizin bize gösterdiği o imaj, görüntü her neyse ondan çekinir ve ona tepki gösteririz.
zihnimizdeki o görüntünün gerçek olmadığını, her düşüncenin gerçeğe dönüşmediğini fark ettiğimizde aslında biraz anda da yaşamaya başlıyoruz. her yaşın güzelliği olduğunu o kadar iyi anladığım bir dönemdeyim ki, neredeyse her anın tadını çıkarmaya çalışıyorum sanırım.
tecrübelerin arttığını, öğrenmenin ve keşfetmenin hiçbir zaman sonlanmadığını düşünüyorum yaşlılıkta.
her zaman görülecek gidilecek bir yer var ve her zaman öğrenilecek bir ders var.
önemli olan kaç yaşına kadar yaşadığın yaşlanacak olman değil önemli olan hayatı dopdolu yaşamak geriye baktığında herşeyi yaptım artık ölsemde gam yemem diyebilmektir şüphesiz..