yaşanmışlıkları terk etmek

entry4 galeri0
    1.
  1. bir yerden taşınırken, bir işten ayrılırken ve ya okul değiştirirken yaşanmışlıkları bırakmak hissiyatıdır sanki bilerek ve isteyerek anılarınızı terk ediyor onları siliyormuş gibi hissettirir ama aslında öyle midir ?

    taşınmak. ne kadar zorlu bir fiil. insana önce "taşmak"ı çağırıştırıyor, sinirden taşmak, anılardan taşmak gibi. yorucu hatta sinir bozucu ama her şey den önce hüzünlü. en azından benim için bu böyle. hep böyleydi. taşınmayla ilk kez altı yaşındayken tanıştım 6 yaşıma kadar doğup büyüdüğüm, karşısındaki parkta oynadığım, üst kattaki komşumuzun kızına aşık olduğum, ilk kez kavga ettiğim, ilk kez bir şeylere korktuğum evden taşınıyorduk ters gelmişti bana bu durum alışamıyordum sanki oradaki insanlar yok olacakmış gibi geliyordu. yakın bir yere taşınıyorduk ama yine de kötü hissediyordum kendimi. zaten dayanamadım. taşındığımızın ikinci günü evden kaçtım. ailem aradı beni bulmakta çok zorlanmadılar eski evimizin altındaki bakkalın önünde oturuyordum ilk aşkımın gelmesini bekliyordum. annemlerin beni ilk görüşünü hiç unutmam. annemle ablam beni görür görmez ağlamaya başladılar, ben ise onları itiyordum gidin başımdan siz taşındınız kötüsünüz siz... çok oturmadık o bir türlü alışamadığım evde. 4 seneydi oradaki maceramız. sevmemiştim o evi gidelim istiyordum ama oradan da kopamıyordum kolay değildi depremi orada yaşamıştık, bu sefer karşı binadaki büfecinin kızıydı aşk maceram onu da bırakmak istemiyordum ama oradan da taşındık ve 10 yılımı geçireceğim, hayatımı şekillendirecek sadece benim için değil ailem için de müthiş derece de önemli şeylerin yaşanacağı eve taşınmıştık. ben yine kaçmıştım ama bu sefer kimse kaçtığımı anlamamıştı oyuna daldığımı düşünmüşlerdi ama ben eski evlerimizi gezmiştim o gün oyuna değil anılara dalmıştım.

    ablam bu evden gelin gitti, abim bu evde üniversiteyi kazandı sonra bu evde ilk işine başladı, ben bu evde sünnet oldum bu evdeyken pokemon digimon tasoları topladım, bu evdeyken ergen oldum, bu evdeyken liseyi okudum, bu evdeyken üniversiteye başladım bu evdeyken -hatta bu evde- bir kadınla ilişkiye girdim ben bu odada ilk kez biri için ağladım ve en önemlisi ben bu evdeyken ilk kez aşık oldum. ben bu evde odamda action man lerimle oynarken galatasaray uefa kupasını aldı yine ben bu evin sokağında top koştururken türkiye dünya üçüncüsü oldu, ak parti başa geçti o zaman tanışmıştım siyasetle, ırak savaşı çıktı ilk kez o zaman nefret ettim ben bush'tan .sertap erener eurovision'u kazandı ben yan taraftaki çıkmaz sokağın duvarına tebeşirle çizilmiş kaleye penaltı atarken. sonra ben büyümeye başlayınca daha da güzel şeyler oldu sanki fenerbahçe'm chelsea'yi dize getirdi kadıköy'de ben sonra rock müzikle tanıştım. sonra romanla, sonra sinemayla, sonra lise, lise aşkı, arkadaşlıkları ve şimdi ki son durağım üniversite. her şeyden önemlisi bu evde hissiyatları tanıdım ben bu odada bir sürü entry girdiğim bir sürü entry okuduğum odada.

    odayı toplamanın vakti gelmişti artık. abim boş halini gördükten sonra "ilk defa bu kadar güzel gördüm bu odayı" demişti. haksız da değildi hep dağınıktı bu oda, sadece içindeki eşyalar değildi dağınık olan anılar her bir taraftaydı ve malesef hep burada kalacaklardı.

    büyük siyah torbalardan aldım elime bir sürü atılacak vardı. önce kağıtlardan başladım geri dönüşüme gideceklerdi ama onlardan önce giden ben oldum hem de çok gerilere. önce yaprak testler gördüm sonra dersaneyle ilgili başka şeyler sonra liseyle ilgili hepsi gülümsetti ama diğer yandan saydırıyordum sisteme şimdi saydırdığım bu kağıtlar eğer çözmeseydim hayatımı kaydıracaktı öyle inandırmışlardı bizi ben yine de güldüm geçtim çok sürmeyecekti bu gülümsemeler. ilk karneyi bulmalar abiyle ablayla tatil fotoğrafları yazlık anıları bir sürü poster bir sürü dergi hepsi hayatımın bir gününü temsil ediyordu sanki kara poşet kara delik olmuştu artık anılarımı içine çekiyordu yok oluyordu onlar... küçücük bir kağıt gelişi güzel koparılmış bir kağıt üstünde adım yazılı arkasında ise "sevmekle bitmeyenimsin" diye ithaf edilmişti bana. bitmeyenimsin... bitmişti ama artık yoktu ben şimdi kimden hesap soracaktım kime kızıp bağırıp çağıracaktım "hani bitmeyecekti" diye. o not'u yazanı arayamazdım ben bitirmiştim, kendime kızdım önce kara deliğe atacaktım o ufacık notu sonra karar değiştirdim içime attım. sakladım saklıyacağım biri bana bitmeyecek tükenmeyecek dediğinde o notu okuyacağım gerçekten tükenmedeğinde yırtacağım o notu. sonra başka anılar hepsi tozlu. sanki o tozları ben koymuşum oraya sanki kapatmışım anıların üstünü. tek nefeste gitmiyordu tozlar daha çok üflüyordum ama ne tozları uçuyordu yaşanmışlıkların ne de sıcaklıkları diniyordu.

    plastik çöplere geçtim. bir sürü ıvır kıvır vardı abimin lehim takımı vardı mesela oyuncaklarımı "merak etme olm tamir edicem" deyip elimden alırdı sonra da paramparça ederdi oyuncakları zevkle attım onu yeni açtığım kara deliğe sonra bir sürü tükenmez kalem vardı. kim bilir neler yazmıştım sözlük nasıl olsa tükenmeyecek diye kim bilir nerelere neler karalamıştım. hayat beni yine kandırmıştı. hepsini attım. dayanamadım kalemliği de attım o da kirliydi artık benim için. kızmıştım eve kızmıştım çünkü ben ilk kez bu evde kandırılmıştım.

    odam bomboştu çok güzeldi odam. bırakmak istemiyordum anılarımı terk etmek istemiyordum o ise sanki bana bağırıyordu "bu evin sahiplerinin 10 yaşında çocukları var ben seni büyüttüm şimdi sıra onda" diyordu adımımı atarken dışarı doğru son bir kez dönüp baktım eşyalar çıkmıştı ama hala ben kokuyordu odam biraz tuzlu kokuyordu bugün çünkü son kez bakarken ona yanaklarımda göz yaşları eşlik ediyordu bana bir de adım atmak istemeyen ayaklar...
    3 ...
  2. 2.
  3. bitiş'e son adım, yeni bir başlangıca ilk adımdır...
    bazı şeyler bitmeye mahkumdur,
    son şans ya da çaba hiç bir şeyi ifade etmediği gibi yorar insanı aynı zamanda.
    o anları yaşamaya devam ettirmek birşey ifade etmiyorsa artık, yaşadıklarını arkada bırakmak daha iyidir...
    yaşadığın kişileri, yaşadığın evi, yaşadığın ili, yaşanmış herkesi arkada bırakmak ve gitmek...
    yeni bir nefes gibi...
    unutamaya bilirsin; ama acı veriyorsa terket gitsin...
    1 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. belki de farkına varmaktır, farklı raydan geçen iki tren gibidir her şey ve yapmak zorundasındır. acı olmadan olmaz mı hiçbir şey?
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük