''türkiye'de yaşamın başlamasıyla başkalarının adımıza karar alması'' nın kısaltılmış hali.
bu halet-i ruhiyenin bize hayatımızın ilk kareleriyle dahi varlığını göstermeye başlaması çocukluğumuz dönemlerine denk düşer. sancılı bir çocukluk biraz ataerkil aile yapısıyla biraz da ülkenin konjonkturuyla bizi sarmalar. çok geçmeden şu işten kaç para kazanabileceğimizin hayalleriyle yanıp tutuşur halimizi alırız. değişik bir ''yığın psikolojisi'' alır yürür. gelecekle ilgili planlar yapmak için can atar modtayızdır fakat bize dair planlar çoktan çizilmiştir. aile, çevre ve devlet kötülüğümüzü istemiyordur fakat adımıza karar almayı tam gaz sürdürmektedir. bizim geleceğe dahi farklı umutlarımız, beklentilerimiz vardır lakin soran yoktur bizde de onu ifadeleyecek moral/ istek sekteye uğramıştır. dinimize karar verilmiştir nüfus cüzdanında damgalanmıştır bu. çoğumuz üniversiteye gitse de ülke geneli diplomalı işsizler kervanına katılmıştır. farklı düşüncelerin ötekileştirilmesi kafadan sakat olarak bellenmesi de işin tuzu biberidir. çoğu mevzulardaki tembelliğimizi de biz de iş ahlakı yok halbuki olsa şöyle olcaz böyle olcaz diye geçiştiririz. dinimiz, kimliğimiz, dilimiz, cinsiyetimiz en baştan itibaren gücün istediği gibidir. bugünler daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz günler hesabı devletimize çatlak ses çıkartmayız. çünkü biz susmaya hakkını aramamaya endekslenmiş bir nesil miyiz? bizim adımıza kararlar alınıyor diye artık biz de önümüze konulanı afiyetle yemekteyizdir. bize yemekteyizler, diziler ve fazlaca maçlar lazımdır. alışveriş yaparken dahi o öteki sese kulak veririz halbuki o kılık kıyafeti giyecek olan bizizdir. 68 kuşağının ister sol ister sağ görüşlü olsun ideolojilere sahip çıkan günlük meselelerden uzak aklı/ düşünselliği ön plana alan yapısına imrenmekte miyiz? umarım, az biraz o dönemin eşitlik temelli sesini yükselten kendi kararlarını alabilen aydınlık yapısını algılayabiliyoruzdur.
bir diğer değiş ile de; halk arasında devamlı dile getirilen. "alınyazımızın önceden yazılmış" olması. belki de hayatın dayatmalarına, zorluklarına, köşeye sıkıştırma tuzaklarına boyun eğmek için yaratılmış bir bahane. kişilere göre farklılıklar gösterecek algılama potansiyeli. kimisi, evet zaten benim ne olacağım belli; böyle gelmiş böyle gider diyerek. önüne sunulan ne ise kabul edip. sürü psikolojisi ile hareket ederek; silik yaşantısına devam eder. savaşmak istemez. bir diğeri de hayır ben bu sürünün koyunlarından asla olmam; olmayacağım da. olumlu, olumsuz yaşacağım herşey benim ellerimde diyerek savaşmak üzere; mücadele kulvarında yerini alır. herkesin insanca yaşamayı hakettiğine inandığım için. yaşadığım hayatta herşey için; savaşma kulvarında yer alma seçeneğini tercih etmekten yanayım...
