bir reklam var kazananı bulaşıklar belirliyormuş, böyle saçma bir şey görmedim. hayat bu istermisin yakında fifa da falan berabere biten maçların sonucunu bulaşıklar belirlesin. *
Okul hayatı boyunca okula oflaya poflaya gelen kızların hepsi okul biter bitmez evlendiler. Bu kızların hepsi, özellikle vakıf üniversitelerinde, sabah 6da kalkarlar. Föndü saçtı makyajdı derken derse en iyi ihtimal hocayla aynı anda girerlerdi. Tabi ki eş bulmak onlar için çocuk oyuncağı.
Benim gibi okula severek giden idealistler ise yok yüksek lisans yok doktora derken bütün hayatının bekar geçeceğini düşünmez.Bende sabah 6da kalkardım ama ders çalışmak için.
haberlerde sürekli sunulan "x lira için intihar etti" , "y lira için adam öldürdü" , "z lira için hapse girdi" haberlerindeki "için" kıstasını anlayabilmiş değilim sözlük..adam 20 tl de çalsa için diyorlar, 20 milyar da çalsa için diyorlar. kaç lira için işlenmesi gerekiyor bu suçlar çok pardon?
Dün, Çanakkale'nin Biga ilçesinde eski bir cezaevine, ölçü almaya gittik. cezaevi bir kaç ay sonra yıkılacak. Boş ceza evinde, koğuşlardan avlulara geçerken kapılara takıldı gözüm. Mimarlıkta dış mekana açılan kapıların tamamı, yangın kaçış ilkesi gereği dışarı açılırlar. Diğer bir değişle kapıya yüklendiğiniz an dışarı doğru fırlaya bilirsiniz. Oysa cezaevinde avluya bakan kapıların tamamı dışarı doğru değil, içeri doğru açılıyordu. Burda yangın ilk anda önemli belki ama, başka bir gerçek daha var.
Avluya; yani, kısıtlı özgürlüğe ulaşmak için kapının önünde durup, açtığınızda, önce kapının açılması için bir kaç adım içeriye gerileyerek, ancak dışarı çıkabiliyorsunuz.
Hani sanki dışarı çıkmak, o kadar da kolay olmayacağının bir göstergesi gibi. Kapı bile üstünüze geliyor ve sizi içeri itiyor.
Bunun bilinçli yapılmadığından eminim aslında; ama bana hisettikdikleri, avluya dahi çıkarken sizin içeriye ait olduğunuzu yüzünüze vuran şeylerle doluydu sanki orası.
Onun dışında;
Duvara yapıştırılmış posterler...
'Allah kurtarsın' temennili duvar yazıları...
Her yerde var olan 'ağa' ayrıcalıklı koğuşar...
Ağır demir kapılar...
'insan minimum ne kadar alanda yaşaya bilir?' sorusunun cevabı 'hücreler'...
Mutfak,banyo ve tuvaletin ıslak hacim olarak 'birlikteliği'...
Ve dahasıyla sevimsiz olan herşey...
Sonra, sanki cezamınızı çekmişcesine;
çıktık, hatta kaçtık...
haz etmediğiniz bir sistemin ikonlarından sayılan mcdonald s'da istemeye istemeye çalışmaktan daha kötü bir şey varsa o da orada ayın elemanı seçilmektir.
gunluk hayatta kibar bir dil kullanan, tesekkur etmenin, lutfen demenin oneminin farkinda olan bir insan, bildigin hanzolarin islettigi kebapciya girdiginde, yapay bir "ben de bu mahallenin cocuguyum" pozuna burunur, "usta" falan der garsona, kebaplar gelince tesekkur etmez "eywallah" der falan. oysa ki bunlara hic gerek yok, kendin ol di mi.