ilki denizlide bir alışveriş mağazasında başıma gelen olaydır. beğendiğim kotu mağazada giyip çıkmak istememle mağaza alarmı savaş borazanı gibi çalmaya başladı. satış personelinin hatası alarmı pantolondan çıkarmamasıydı. neyse kot üzerimdeyken alarmın çıkarılma hikayesi ise kendimi gezegenin en gerzek adamı olarak hissetmemi sağladı. paketçi elaman! eliyle alarmı götümden sıyırmaya çalışıyor müşterilerde arkamızdan bize bakıyor napıyorlar diye. ikincisi ise ev arkadaşlarından süslü bir ayıcık fondöten sürüp cildinin güzelleştiğinden dem vuruyordu. neyse birgün arkadaşla bunu denemeye karar verdik. dışarı çıkıp hortlak gibi gezinmeye başladık. yapmacık playboy edasıyla bir kaç tur attıktan sonra gidip cami çeşmesinde suratı temizledik.
ilkokulda iken öğretmenimiz yazısını beğenmediği bir öğrencinin defterini fırlatıp çöpe atmıştı. Bir başka kız öğrenci de "öğretmenim ne güzel basket attınız" diye yalakalık yapmıştı. Defteri çöpe fırlatılan öğrenci de hiçbir şey olmamış gibi defterini almıştı ve yazmaya devam etmişti. Öğretmen çıldırmış ve bağırıp çağırmıştı. Ardından teneffüs oldu. Öğretmen sinirden dışarı çıkmıştı. Defteri çöpe atılan öğrenci, teneffüste yalakalık yapan öğrenciye malum defterle birkaç defa vurmuş ve ağlatmıştı. Bahse konu yalakalık yapan öğrenci, teneffüsten sonra öğretmene söylemişti. Öğretmen de bu sefer dayak atacaktı, artık sinirden takati kalmayınca "Allah seni bildiği gibi yapsın serseri" diye bağırarak derse devam etti.
Sonradan öğrendik ki, eleman bu kıza uzaktan ilgi duyuyormuş. Böyle davrandığını görünce başından kaynar sular dökülmüş. Normalde sessiz sakin bir çocuktu ama herhalde bu olay ona kara mizah gibi gelmişti. Karasını o yaşadı, mizahını biz. Bu olaydan eleman, o kıza bir daha bakmadı.
