bu çamur ortamında da, "olmayan şey"in ne olduğunu arayamayacak kadar, herkes her şeyi biliyor.
çekilen ızdırap çevreye şifa olacak şekle kanalize edilmelidir.
ben, başıma çöken dünyanın altında ezilip ufalanmama çabası içindeyken, açılan pencereden, ıstırap çekenle çekmeyeni görüyorum.
ve yine görüyorum ki, genci, gençliğin meselelerini anlayarak kuşatacak, gençliğin temsilcisi bir gençlik halkası mevcut değil.
gıdasını aldığı topraktan sökülen,kök saldığı topraktan zorla koparılan bir bitki gibiyim.
hislerimi anlatmakta kadar zorluk çekiyorum,kelimeler ne kadar yetersiz ve aynı kelimelerle aynı dilden konuşamamak ne kadar ıstırap verici bir bilsen!
unutma sende olmayanı kimse sana veremez. bir toplumda çeşitli-dünyalar-gruplar olduğunu unutma.
lider bu dünyaları kuş bakışı gören kişidir.
onları ruhlarından kavrayabilmelisin!
kavga Nedir?
değişen şartlarda mücadele değil mi?
tabiatla mücadelesini yapamayan karınca ölüme mahkümdur.
açlıkla kavga, susuzlukla kavga, soğukla kavga....
ve burada kalsa idin, yuvada kavgasını yapamayan düşünce silinmeye mahkum.
kendi nefsini korumaktan, idelaini yürütmeye kadar döğüşerek yapılan kavga, senin yuva kurma kavgan gibi...
dünya değişti.
artık hiçbirimiz, hepimiz için değiliz.
rüzgarlarımız ayrı.
tek tek de bir hiçiz
dalgalar ayırırken beni bizden,
hepimiz <insana> yabancı..
çürüyor dökülüyor gibi bir hal içindeyim.
senin iyi olmanı dileyerek gözlerinden öperim..
fırtınada bütün halatları kopan, son halattan da kurtulursa hangi limana düşeceği meçhul bir gemi gibi yalpalarken, aşkla örülü o son halatın beni sımsıkı kavradığını hissediyorum.
anladın.
sevgiliden bahsediyorum.
çocuk yaşımda, hınca hınç dolu bir salonda, kapıdan ancak tek ayağımı sokarak görebildiğim, bu vaziyette tam üç buçuk saat vecd içinde kendisini dinlediğim sevgili.
yeni hâlimde, eski konuştuğum, söylediğim ne varsa, hatırlanmak istenmeyen mazi gibi silinirken, pörsümeyen, dökülmeyen, yeniden yenilenen, sadece onun eserleri, sadece ona duyduğum, şiddetlenen aşk.
anla beni!..
iki aşk arası kalakalmışım.
Kollarından ters istikametlere doğru çekilen ve parçalanma acısı içinde kıvranan esir.
vakit o kadar çok ki can sıkıntısından patlıyorum. vakit o kadar az ki hangi işe başlasam yetişmeyecek gibi geliyor.
fakat bir ideâl adamı olarak, bir dakikamın bile boş geçmemesi gerek. zamanımın her saniyesini tekâmüle hasretmeliyim...
düşünüyorum da, ömrümüz hasretlerden meydana gelmiş bir zincir.
kimi ekmeğe, kimi çocukluğuna, kimi gençliğine, kimi sevgilisine, kimi sevmeye, kimi sevilmeye, kimi arkadaşa, kimi şuna, kimi buna.
her kavuşma başka bir hasrete yol.. yaşarken yaşamaya hasretiz!