yaşamayı ağaçlardan öğrenmek

entry2 galeri0
    1.
  1. Yalnızlığı… bütün bir ömür, tek başına, hiç şikayet etmeden, öylece dimdik ve ayakta; hayata şahitlik etmeyi.

    Fedakarlığı… sadece binbir çeşit hayat beklentisi olan parazite yuva olmasıyla değil, bizzat nankörlüğü ile nam salmış insana bile yapabildiği fedakarlığı. Gölge olup serinletmeyi, meyve olup beslemeyi. Hatta kışın çırılçıplak kalma pahasına yapraklarını döküp güneşine engel olmamayı.

    Ağlamayı… kesilen bir ağaçtan akan sessiz ve incecik gözyaşlarıyla, acısını hiç belli etmeden ağlamayı.

    Yanmayı… yanarken bile çıkardığı sesin uyumuyla dünyanın en estetik ateşi olabilmeyi. Sonra küle dönmeyi. Küle dönerken bile “odun ateşinin külü” diye bir fark yaratabilmeyi.

    Masumiyeti… asaletinden hiç taviz vermeden muhafaza ettiği; mazlum olmayı bahane edip hiçbir zaman kirletmediği ve hep haklı kalabildiği o destansı masumiyeti.

    Ölmeyi… zamanı geldiği zaman dimdik ayakta kabullendiği, ne zamanından önce gelişini istemeyi, ne geldiği zaman baş kaldırıp çırpınmayı. Öylece kabullenebilmeyi…

    Daha kelimelere sığmayan neleri ve neleri…

    Ben burada laf ebeliği yapıp düşünme ve yazma acizliği içersinde sınırlar çizerken onlar yaşıyor. Yaşamasını biliyor.

    Dünyanın en idealist yaşam formları! Öldüğümde beni de yanınıza alın. Hayattayken öğrenemediğim yaşamayı hiç olmazsa öldüğümde öğretin bana.
    8 ...
  2. 2.
  3. bitkisel hayata tutunmaya çalışan insanların yapabileceği eylemdir.

    hani felsefe yapacağım, romantik takılacağım diye bu kadar da saçmalanmaz ki arkadaş.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük