Az önceki entryimi farkettim uzun cümleler kurmaktan yoruldum. Anlatmaktan da, açıklama yapmaktan da
Ama yaşamaktan hiç yorulmadım. Yine dibe vursam yukarı çıkarım.
Her şeye yeniden başlama gücü var içimde. Kimseye muhtaç olmadan... Bu pek de iyi bir şey değil!
olabilir ama bu durum hemen pes etmeyi gerektirmez. güçlü bir psikoloji böyle anlarda sizi kurtarır. buna sahip değilseniz tek bir dokunuşta cam gibi paramparça olup dağılırsınız.
öyle bir şey yoktur aslında. insan doğası gereği yaşamayı, nefes almayı sever. lakin birtakım insanlar hayatına müdahale ederek bunu zehir eder. insanlardan yorulmaktır yani o.
Yoruldum sözlük. Tükendim kaybolmak ufalmak kimsenin olmadığı sonsuz bir diyarda ruhumun acılarını tek başıma dindirmek hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum yapamıyorum... Güçlü olduğumu düşünürdüm düşünürlerdi ancak zayıf bir insanım artık dayanamıyorum bir savaşa girmiş mağlup olup esir alınmış gibiyim ruhum acıyor dayanamıyorum yemek yemek bile sadece zorunluluktan ibaret konuşmak ise bir ızdırap benim için sessizce oturup öylece bakakalıyorum caddelerde insanlara bakıyorum nasılda aynılar , nasılda aynısınız hepiniz ama öyle değilsiniz biliyorum diyorum. Gökyüüznde uçan kuşa bakıyorum ağlayan çocuğa güzel kıza kahkaha atarak geçen arkadaş gruplarına bakıyorum bakıyorum hepsi o kadar boş anlamsız geliyor ki bana ben neden geldim diyorum bu dünyaya neden yaşıyoruz neden var edıldık neden her gun her gun her gun aynı seylerı yapmak zorundayız istemiyorum istemiyorum yaşamak istemıyorum kurtulmak istiyorum siz de kurtulun bu saçma tiyatroyu bitirelim perdeleri kapatalım en azından ben öyle yapacağım.
insanın kendinden vazgeçmesine(intihar) kadar götürebilecek tehlikeli düşünce.
asıl olan yaşamaktan yorulmak değil yaşamayı becerememektir. kaidelere uymamaktır. yaratan tarafından insanlar için belirlenen kurallara, normlara, kaidelere uyulduğu takdirde yorulmak, hayattan bezmek mümkün değildir. kuralların amacı zaten hayatı güzelleştirmektir. diğer insanlara, hayvana-bitkiye, eşyaya yani aleme tabiata güzel bir şekilde ayak uydurmaktır.
Aşırı sorumluluk içerisinde ki ruh halinden kaynaklanabilir. Mükemmeliyetçilikte buna sebebiyet verebilir. istenmediği halde aynı sonuçları doğuran iyi niyetlerde bundan dolayıdır.
kimsesizlikten, kimseye sırtını dayayamanın, yalnızlığında çürümenin yorgunluğudur.
Öyle yorulursunuz ki hayattan yaşama sebeb ararsınız.
Kimseye belli etmezsiniz çünkü bilirsiniz ki gerçekte kimsenin umrunda değilsiniz. Sadece meraktan sorarlar nasılsını. iyiyim deyip geçiştirirsiniz. Yorgunluğunuzu, yılgınlığınızı kimsenin anlamayacağı farkettikten sonra.
Yaşamınızda şunu görürsünüz geriye baktığızda geride bıraktığınız sessiz çığlıklar. Öyle bir yorgunluktur ki bu yorgunluk bir kere kapıldınızmı bir daha peşinizi bırakmaz. Akıntıya karşı yüzmekten başka birşey olmadığını farkedersiniz hayatın. Ve yüzmeyi bırakıp akıntıya kapılırsınız usulca.
yaşarsın ya sürünerek, yalpalayarak bazen dimdik bazen eğik,,, bi durup dinlersin kendini.etrafına bakarsın koşturmacanın farkına varırsın.bos bi telaş içinde nelerle meşgul olduğunun farkına varırsın.
sonra devam etmek istesen de ayakların sana yaren değildir.yoruldun be müdürum.hayat yordu seni.yaşamak yordu. Sen ki dinlenmekten bile yoruldun.kim bilir belki de gitme vaktidir...
kalıcı veya geçici ruh hali. kişiden kişiye göre neden ve sonuçları farklılık gösterebildiği gibi bazen tamamen yaşamı sorgulamaya yöneliktir..
-
bitmek bilmeyen günlere, ayarı bozulmuş bir ruh eşlik eder.. yorgunsundur tüm zerrene kadar.. çaren yoktur, inancın ağır basar.. karabasan misali geceleri gelir, gitmek bilmez bu duygu.. korkmazsın bir süre sonra.. bağımlılık yaratmıştır.. her şey durur yerinde, hayat akıp gider.. sen dışarıdan izlersin.. kendini bu dünyaya ait hissetmezsin.. bambaşka bir yerde, bambaşka bir insan olmak istersin halbuki.. bu rutinden kurtulmak, kendine vakit ayırmak.. ardında yılları bıraktıkça, içi daha çok acır insanın.. 'bunu haketmiyordum, hayır!' nidaları daha yüksek ses ile çıkar ağızdan.. düşünmekten yorgun düşmüştür beyin hücrelerin.. takatin kalmamıştır.. insanlara tahammülün yoktur.. yalnızlıktır istediğin, ebedi yalnızlık.. bu kargaşanın içinde sıradan bir insan olmak koyar en çok.. değerini bil(e)mediklerin, kıymetini bil(e)meyenler.. aşk bile manasız gelir artık.. varoluşunu sorgularsın.. ardına baktığında görmek istemediğin ama gözüne sokulan, kocaman bir sıfır ile karşılaşırsın.. hem uzak olsunlar, hem yakın.. çelişkilerin ile beraber boğulur gidersin ruhunun okyanusunda.. bedeninden söküp atmak istersin lanet olası benliğini.. hayat öyle bir hale getirir ki seni, olmak istemediğin bir profil içinde bakarsın aynalara.. geçmiş bile tad veremez olur artık.. acı, tatlı anılar yerlerini alır ve bir daha anılmamak üzere rafa kaldırılırlar.. keşkelerin, pişmanlıkların da düşmüştür yakandan.. özüne dönersin, alt kimliğine.. kimseyle kolay kolay paylaşmadığın, kendin bile zar zor yüzleştiğin benliğine.. evet, o mutlu değildir.. küçük bir çocuk gibi, bir köşede gizlice ağlar maskenin ardından.. gelecek ucu görünmeyen bir yol.. geçmiş suratına çarpılmış bir kapı.. umutsuzluğun umudunda ayakta durmaya çalışır insan.. kaçıp gitmek olmaz, dokunsan sahte olur gerçek olmaz.. yaşam; azrail misali her anında ensendedir.. ensende bir nefes ile var olmaya çalışır, gidersin..
-
( hani akışını, üslubunu beğenmediğiniz kitaplar vardır.. okumaz, rafa kaldırırsınız.. yaşam, o kitaplar gibi benim için.. okumuyorum ama atamıyorumda.. sadece elimde tutuyorum.. ama hayat, istemesemde beni o kitabın kahramanı yapıyor ve rolüme devam etmek zorunda kalıyorum.. bürünüyorum pür dikkat rolüme.. tüm merakım kitabın sonuna yönelik.. kendi kitabımın sonuna.. )
yaşamdan uzaklaşarak kendini yaşanılası zamandan arındıran kimseler, bu durumu yaşamaktan yorulmak diye nitelendirirler. halbuki ben bu duruma yorulmak değil sıkılmak hatta bıkmak,tembelleşip kolaylıkları ve zorlukları ayırmaksızın uğraşmadan elinin tersiyle itmek diyorum, boş yaşamak diyorum öyle ki zaman zaman hepimizin hissetiği gibi...