tam gardan çıkıp vapur'un kalkıyorum sesini duyduktan sonra deli gibi koşmak ama vapura yetişememek üstüne vapur iskeleden uzaklaşırken vapurdakilerin alaycı 'uhuhauhaha yetişemedi salak' bakışlarına maruz kalmak ve diğeri vapuru beklemek.
bazen allaha şükretmem gerektiğini düşündüğümde zihnimde hep bir neden canlandırmaya çalışırım. beni diğerlerinden farklı kılan bir neden. şanslı olduğumu hissettiren.
hani bazen derste, otobüste, iş görüşmesinde aklınıza bir şey gelir ve kahkahalarla gülersiniz. ne yaparsanız yapın durduramazsınız kendinizi ve aklınıza hemen kötü bir şey getirmeye çalışırsınız. anne ölümü, baba dayağı vb.. işte ben de oofff yine mi makarnayine mi patates diye düşündüğüm anlarda hep bir şükür nedeni ararım ve hep aynı nedenle pişman olurum:
ilkokulda sıradan bir sabah sıraya girdiğimde arkamda canımdan çok sevdiğim arkadaşımın yerdeki çamurlu suya düşen ekmeği alıp ağzında suyunu akıtarak yemesi ve daha da acısı bir üst sınıftaki abisinin çaresizce onu izlemesi...
şimdi bile yaşamaktan soğutuyor, lanet ettiriyor. ama şükrettiriyor..
hitler'in zamanında yahudilere yaptığına üzülürken, pazar sabahı güne tatilin verdiği mutlulukla başlamak yerine yahudilerin 250 müslümanı öldürdüğü haberinin görüldüğü an.
babanızın kanser olduğunu duymak. çaresizsiniz çünkü, babanız kanserdir. eliniz kolunuz bağlıdır, yapabileceğiniz hiç bir şey yoktur. her gün babanızın ölebileceğini düşünmek, gece yatakta uyayamak, onu her gördüğünüzde gözleriniz dolması ve ona belli etmemek için odaya kaçmak. babanızın gözününüzün önünde eriyip gitmesi, size bakan, bugünlere getiren, yemeyip yediren, giymeyip giydiren babanın ölümünü beklemek.
fakültede masum masum müzik indirirken limewire ın azizliğine uğrayarak sevdiğiniz grubun vidyosuyla karşılaşmayı hayal ederken bir pornoyla karşı karşıya kalmak.
Bu olay anında etrafınızda ekranı gören bir sürü insan olması.
Ve asıl sebebi soğuk havadan donmuş olmanız olan garip hareketlerinizin bu pornoya atfedilmesi.