Çoğu defa zamanın akışına kaptırdığım kendimi, aklımın almadığı yerlerde bulurum.Mesela bazen güneşin doğduğu bazen bir tek insanın olmadığı belli belirsiz onlarca mekân. Uzun süren bu yolculuklar sonrası bedenimi yorulmuş sesimi kısılmış bulurum. Elime ne geçtiğini düşünmez aynı rüzgarda savrulur dururum. Zira her defasında biraz daha derinden vurulur yahut öyle kabul ederim. belki birkaç ay belki birkaç senedir belki de kendimi bildim bileli böyle yaşarım.
Hatta daha ileri giderek diyeceğim ki içersi benim kadar hayat dolu pek az insan vardır, fakat her şeyin fazlası gayri tabii neticeler verir. Ben o kadar çok, o kadar başka, o kadar çeşitli yaşamak istiyorum ki, bu arzu beni diğer yaşayanlardan ayırarak hayatımı, beni canımdan bezdiren hadiselerle dolduruyor ve ben yaşamamayı istiyorum, yani o kadar çok yaşamak istiyorum, hayatı o kadar seviyorım ki, asla az olmayan fakat daima engellere çarpan bu arzu beni ölümü dört gözle arayacak hallere düsürüyor.
Yaşam ile hayat aynı şey midir? bilmem. Ama var olan her şeyin farkında olmak, nefes almak, koşmak, gülmek, yuva kurmak kısacası var olmak ve son bulmak arasındaki zaman araligidir yaşam.
Bunu sen de bilirsin
Alışmak yaşamaktır bakıp bakıp kendine
Yaşamak bir gün uyanmaktır
Birgün birdenbire yalnız kalmaktır
Yaşamak alışmalardan sonra
Alıştığın herşeyle savaşmaktır .