sahte general karakteri ile epey güldüren oyun. bu karakterin olmadığı sahnelerde kahkaha atmasanız bile hep bir gülümseme ifadesi hakim oluyor yüzünüze. an itibariyle ankara akün sahnesinde sahnelenmektedir.
bilim adamlarının araştırmasına göre soluduğumuz havada bulunan serberst radikal denen kendini bilmez gazlar insanın yaşlanmasına sebep oluyormuş. daha doğrusu insanın yaşlanmasına sırf bu gazlar neden oluyor desek yeridir. vücut bunlara karşı bir bağışıklık sistemi bulundurmuyor. var ya da yok farkedemiyor. yani nefes aldıkça yaşlanıyoruz. şimdi bir daha düşünelim işte. yaşamak mı yoksa ölmek mi?
aynı manada olan iki kelimenin cümle içinde kullanılması hadisesidir.
ölmek de yaşamak da mühim değildir.
mühim olan, işin boyutunu etkileyen unsur; ne için ölünüp ne için yaşandığıdır...
başına kötü birşey gelenlerin yada hayatta herşeyin istediği gibi gitmemesi durumunda ölsem gitsem deyip olaylar biraz durulduktan sonra ise yaşamak mı ölmek mi diye ikilemde kalarak söylenen sözdür.
yaşamak her zaman en akıllıcasıdır.
her ne kadar hayat herkese her istenileni vermese de.
--spoiler--
Yıl 1939... Nazi Almanya'sı Polonya'yı işgal etmiştir. Varşova'daki bir tiyatronun oyuncuları için, Hamlet'in ünlü "yaşamak mı yoksa ölmek mi" sözü, giderek birebirleşir. istemeden bulaştıkları bir casusluk öyküsünün orta yerinde, tiyatro artık yaşamakla ölmek arasında bir bıçak sırtıdır.
--spoiler--
***************
--spoiler--
işgal altında bir ülkede, hayal kurma güçlerinden ve yeteneklerinden başka hiçbir silahları olmayan tiyatro sanatçılarının, faşist Nazi işgalcilerine karşı direncini anlatıyor. Yurtsever insan, birde sanatçı olursa mücadele yöntemi farklı oluyor. Oyun, Cesaretin , sadece cehaletten gelmediğini, bilinçlenmenin de cesur olmayı getirdiğini, ince bir şekilde gözler önüne seriyor.