yaşamak için tutunulan dalların en sağlamı, makul hedeflerdir. beşeri diri ve ayık tutar. gerçekleşmesiyle birlikte yeni hedefler doğurur. erişmezsen de, tecrübe kazanırsın, olgunlaşırsın. depresyona girmeye de vakit bulamadığından, hayattan soğuma olasılığı aza indirgenmiştir bir kere.
hırstan gözün dönsün demiyorum, miktarı senin elinde. holding sahibi de olmana gerek yok, başkası için küçük senin icin büyük olabilir. (polyanna yı anıyoruz)
gün gelir birileri ya da birşeyler sayesinde elimize kalıcak dallardır. hayal kırıklığı ve pişmanlıklar yaşatır bu durum. yine de yenilerini öyle yada böyle bulur avuturuz kendimizi.
"evet neden? neden öldürecektim ben kendimi?
düşündü.
yine düşündü.
yine..
ve yine...
hayır, hatırlamıyordu.
"olsun" dedi dudağını bükerek. "intihar sebebini hatırlamamak da bir intihar sebebi olabilir."
çıktı, ilmeği boyuna geçirdi, örümceğe döndü, gözünü kırptı ve lazımlığı ayağıyla devirdi.
ağa bir adam takıldı.
örümcek ilmiğin içinden geçerek lazımlığın üzerine düştü.
güldü birileri.
-kim?"
hasılı, ölmek için bir sebep her zaman bulunur.
ümidi kalmayanın tutunacak dalı da olmaz, özleyecek bir yarını da.
hoş tutunacak dalı olsa da, tutunmaya takati kalmaz.
aldığı her nefes öcalır sanki. biraz daha ölür ama ölmezden gelir.
ne garip değil mi? ümidini yitiren de, canlı tutan da; ölmek için saf tutar, can atar..
bu yüzden renksiz (omurgasız) olanlar, sevimsiz hatta karaktersizdir.. ölmek için bir sebebi olmayanların, yaşamak için hayali sebepler sıralaması ne acı!
belkide güldürmemek için biraz da olsa sevmek gerekir.
sevilen farkedilendir, farkı hissedilendir ve bir dal yeter, tutmasını bilene..
yaşamak bizim seçimimiz değil sonuçda. sadece mecburiyetimiz. sanıldığından daha zor gerçekte. hele de yaş büyüyüp aileden ayrı düşünce.
hep o azgın denizde tutunacak bir dal arama çabası.
herkesi bir şeyler bağlar yaşama, çoğunlukla da bir kişi.