günlük koşuşturmacaların ardında boğulurken, o hep dile getirdiğimiz 'yorgunluk, bitkinlik, bıkkınlık' sözcükleri elimizden kayıp gittiğinde ve bir boşluğa düşüldüğünde anlaşılır yaşamın özü! çünkü yaşam biraz o koşuşturmacadır, her şeyin içinde olmak, her yere yetişmek telaşıdır. pek farketmez insan belki ama içinde olduğu her şey ile mücadele etmenin heyecanıdır hayatı yaşanabilir kılan.
neyin mücadelesidir bu?
hayatı herkes için, geleceğin için daha güzel kılma'nın mücadelesidir. doğruyu, gerçeği ve güzellikleri savunmak, hiç vazgeçmemek ve direnmektir yaşamın özü!
muyapın resmi kanallar üzerinden yayınladığı pkk propagandası yaptığı şarkı.Bunlar daha iyi günlerimiz tam ve eksiz demokrasiye az bir zaman kaldı. http://www.youtube.com/watch?v=h5q3eMPQfcc
Her şeye rağmen dimdik ayakta durmaktır..
Betondan bir duvar olmaktır..
Yıkmaya çalışanlara inat direnmelidir ayakta... Yıkılmamalıdır.
Asla pes etmemektir çoğu zaman..
Yalnız kalına bilir tenha sokaklarda..
Belki bir gece hisseder insan ne kadar yalnız ve kimsesiz olduğunu...
Ancak hayat bu ya ! Yalnız geldik yalnız gideceğiz...
Direnmelidir insan sonuna kadar!
Var olmalıdır tüm olumsuzluklara rağmen..
Kafa tutmalıdır bu kahpe dünyaya..
Asla ama asla izin vermemelidir bu savaşda dünyanın kazanmasına..
Asla ama asla kaybetmemelidir...
Diren..
Diren..
Sonuna kadar Diren ve göster gücünü hayata !
Direniş, varoluşun kendini müdafaa edişidir; insanın, insanca yaşama iradesini Hakk’a teslim ederek, zulme karşı bir isyan hâlidir. Ve ey insan, bil ki direniş, yalnızca dıştaki düşmana değil, içindeki hevaya, korkuya, tembelliğe ve teslimiyetsizliğe karşı bir başkaldırıdır. Asıl meydan, ne yalnız sokaklarda ne de savaş alanlarındadır; asıl meydan, kalbindir, aklındır, iradendir.
Hakikat ve Direniş: Kalem ve Kılıç
Direniş, hakikati söylemekle başlar. Zira hakikati söylemek, zulmün tahtına çakılmış bir çividir. Kalemin mürekkebi, direnişçinin kanıdır; ve o kan, yalnız Allah’a adanmışsa, direniş hakikate varır. Ama unutma! Hakikat, yalnızca bir söz değil, bir tavırdır; kelamın eyleme, fikrin harekete dönüşmesidir.
Mirzabeyoğlu der ki: “Hakk’a teslimiyet, bâtıla başkaldırıyı gerektirir.” Zulüm ve küfür bir sistem hâlini aldığında, ona karşı durmak yalnız bir hak değil, aynı zamanda bir farzdır. Direniş, Hakk’ın kalemi, hakikatin yumruğu, mazlumun duasıdır.
Zaman ve Mekânın Ötesinde Direniş
Direniş, ne zamana ne de mekâna bağlıdır. O, insan ruhunun ezelden ebede uzanan mücadelesidir. Gün gelir, bir mazlumun sessiz çığlığı olur; gün gelir, bir topluluğun tekbirle yükselen sesi. Ve bil ki, direnişin mekânı yalnızca meydanlar değildir; bir kitap sayfası, bir mısra, bir dua, bir secde de direniştir.
Ey insan! Direniş Kime Karşı?
Direniş, yalnızca zalime karşı değildir; direniş, insanın içindeki vesveseye, şeytana, nefsin isteklerine karşı bir savaştır. “Cihad-ı Ekber” budur. Ve ey direnişçi! Sen, zalimin önünde eğilmediğin kadar, kendi heveslerin karşısında da dik durmalısın. Çünkü zalime teslimiyet ne kadar zilletse, nefsine teslimiyet de o kadar rezilliktir.
Son Söz: Şahid Olun
Direniş, Allah’a şahitlik etmektir. Zulme sessiz kalanın, zalime ortak olduğu bir dünyada, direniş bir iman nişanesidir. Ve unutma! Direniş, zaferle değil, teslimiyetle anlam kazanır. Teslimiyetin tek adresi ise yalnızca Allah’tır.
Direniş, bir millete şeref, bir insana izzet, bir topluma istikbal sunar. Ey insan! Direnmek, yaratılışına uygun olanıdır. Çünkü direniş, yalnızca yaşamak için değil, Allah’ın rızasını kazanmak için yapılır. Hak yolunda direniş, en büyük zaferdir.