Bütün güzel kadınlarını bu dünyanın
Sevdim, diyebildiğim zaman
Bütün kentlerini gezdim, denizlerine girdim
Ve artık bir tek taş kalmadı tanımadığım,
bir tek yüz, bir tek yer adı
Söylenecek bütün sözleri dinledim ve söyledim
bütün söyleyeceklerimi
Acının bütün uçurumlarına indim ve çıktım
sevincin bütün dağlarına
Bütün çiçekleri kokladım ve kopardım
bütün meyveleri dallarından
Ismarladığım yağmur, savrulmadığım yel
kalmadı...
Bütün haklı kavgalarında dünyanın
dövüştüm, diyebildiğim zaman
Okudum bütün kitapları, bütün şiirleri yazdım
Ve topladım bütün dillerin en güzel sözlerini,
sıraladım tek bir sözlükte
Bütün mayınları, bütün dikenli telleri
ayıkladım sınırlardan
Ve bir tek zorba çıkmadı önüme.
Bu dünyada acı çeken tek bir insan yoktur,
diyebildiğim zaman
işte o zaman ölebilirim.
Toprağımda bir çığlık olur da büyür
yaşama sevincim...
hayatındaki her türlü olumsuzluğu göğüslemiş insanın içinde bulunduğu yaşama isteğinin sürekliliğidir. iyidir, hoştur. fakat bunu yapmacık ve vıcık vıcık hareketlerle sevgi pıtırcığı şeklinde çevresindekilerin gözüne soka soka yaşıyor olması karşısındakinin yaşama sevincini alıp götürdüğünün farkında olmaması içler acısıdır. bu sevgi pıtırcıkları ağlanmayacak yerde ağlar. gülünmeyecek yerde ise güler. bazen ağlarken güler. -bir kendine gel napıyorsun- dedirtir insana. neyse herşey dozun da iyidir. katil olmuyorsak da bu da bizim yaşama sevincimizdendir. *
asla tek bir şeye bağlanmaması gereken olgu. bir insana, bir başarıya, bir duruma o kadar bağlarsınız ki kendinizi, o yok olunca ipi kopmuş cambaza dönersiniz.
her ne olursa olsun daha fazla şeye sahip olmanın mutluluk getireceği hissi doğru değildir. hiçbir kimse, hiçbir neden, hiç bir şey bize mutluluk veremez. onlar sadece mutlu olmak ve iyi hissetmek için sadece bir nedendir. çünkü yaşama sevinci insanın içinden gelir. *
gecelerin insanlar uyusun diye var olduğunu bilmeyen üniversite hocaları sayesinde bazen beni terk edebilen şey. ancak uykusuzluktan da olabilir, bilinci kayıyor insanın nitekim.
kıyametle ilgili sorular soran bir insanın sorusuna cevaplar verirken kulanılan "gerçekleşse de ölsek bitse" argümanları karşısında şaşırması ve "ölümden korkmuyor musun, e o zaman ölürsün ama" minvalinden karşılıklar vererek şaşkınlığına değişik boyutlar katması karşısında şaşkınlık duyulduğunda kaybedilmiştir.
son damlasina kadar biten sevinc, uzaklarda yeni bir hayat kurulsa, yasama sevincinin tavan yapacagi durum olur. burda pekte basarili olmak mümkün degil.
geçen hafta mezarlık manzaralı küçük evimin hiçbir zaman tam kapanmayan penceresinden dışarıdaki puslu havayı izlerken, bir pazar günü evde tek başıma ve hiçbir şekilde sevişme ihtimalimin olmadığının bilincindeyken içtiğim sigaradan zevk alırken kendimde ayırdına vardığım sevinçtir.
mezarlık manzaralı bir evde, puslu bir pazar günü, tam kapanmayan bir pencereden dışarı bakarken, akşam sevişilmeyeceğinin bilincinde sigara içen bir insan ne kadar mutlu olabilir? dünyanın tüm kasvetini günah keçisi misali yüklenen bu insanı yaşama bağlayan şey nedir? evinin ölüm kokan manzarası mı? sigaranın dumanı mı? kapalı pencereden sızan soğuk hava mı? gece tek başına uyuyacak olmak mı? belki de hepsi.
hiçlikten anlamlar çıkardığım zamanlar yaptığım gibi yine şanslı sayıyorum kendimi. evim bir mezarlığa bakmıyor olsaydı ölümün bu kadar farkında olabilir miydim? ölümden bu kadar korkar mıydım ona bu kadar yakın olmasaydım? hayatı ön yargısız yargılayıp o kadar da ibne olmadığı sonucuna ulaşabilir miydim yalnız olmasaydım? bu küçük evde kapanmayan pencereden giren soğukla her defasında uykumda acı çekmeseydim hayatın en ufak nimetlerinin farkına varabilir miydim? sahip olduğum hiçliklerin kocaman bir anlam oluşturduğunu gördüğüm günden beri sigara içerken düşündüğüm şeyler daha değerli. eskiden bir boka yaramıyorlardı, söyleyeyim.
hayat pencereden ölümün sessizliğini izlerken daha acımasız. hiç olmadığı kadar acımasız yalnızken. ve yalnızken ve ölümden korkuyorken ve üşüdüğünde tutunabiliyorsan hayata bir şeyler zorlaşıyor olsa da bir şeyler de kolaylaşıyor aslında. ne kadar değerli olduğunu ve ne kadar ucuza harcanabildiğini bilmek, bunun farkında olmak güçlü yapıyor seni. çünkü sadece güçlüler hayatta kalabilirdi.
çok değerli, narin bir çiçek. incitmeye, kırmaya kıyılmaz. yanlışlıkla üstüne basılır.
basıldıktan sonra tekrar hayata devam edenleri en güzel bahçelerde olurmuş diye biliyorum.