Gerçekten yaşam biçimimize saldırı olup olmadığını tartışıyoruz bir de.
Sadece son günlerdeki olaylara bakalım ve yaşam biçimimize saldırı olup olmadığını analiz edelim beyinlerimizin içinde.
1 - Reina Saldırısı : Reina'ya saldırı elbette ki yaşam biçimimize saldırı değildi. Ama toplumsal zemini dinamitlemek için orası da tesadüfen seçilmemişti. Yani laikliğin ve ona karşı saldırıların ülkenin yumuşak karnı haline getirilmiş olması ile buranın seçilmesinin hiç mi ilgisi yok. Saldırı öncesi yılbaşı kutlamaları hakkında kaç kurum, kaç kişi sosyal medya ve resmi ağızlardan görüş bildirdi?
2 - Reina Saldırısı sonrası "hristiyan adeti kutlarken öldüler, oh olsun" diye paylaşımlarda bulunanlara karşı ne yapıldı, ne yapılacak?
Bu ülkede ötekileştirme son sürat gidiyor. Yaşam biçimine saldırının en büyük kanıtlarından biri bu değil midir?
3 - Noel Baba'ya silah dayayanların, temsili sünnet edenler neydi?
4 - IŞiD'in Fransa katliamı sonrası Gaziantep'te zafer turu atanlar ne yapıyorlardı?
5 - Ankara gar saldırısından sonra yapılan maçta yapılan saygı duruşunda ıslık çalanlar ne yapıyorlardı?
6 - "ilk Laik şeytandır, dünyada ne kadar hırsız, pezevenk varsa laiktir" diyen öğretmenin yaptığı nedir?
7 - Erkek öğrencilerle yanyana oturan kız öğrencilere "Büyüyünce hayat kadını mı olacaksınız" diye soran öğretmen ne yapmış sayılır?
8 - "Süslenip sokağa çıkan kadın zina yapmış sayılır" diye Eğitim müdürüne ne demeli?
9 - Hamile kadınların sokağa çıkmaması gerektiğini, kadınların sesli, kahkaha atarak gülmemesi gerektiğini en yetkili ağızlardan duymadık mı?
10 - Ya onu bunu bırakın da burada yani sözlük ortamında siyasi birini, özellikle iktidar partisi bir vekili, bakanı v.b. saygı çerçevesinde, hakaret etmeden bile olsa gönül rahatlığı ile eleştirebiliyor muyuz?
Ve bütün bunları izlemekle yetinip hiçbir şey yapmayan yetkililer de aslında suçlu. Çünkü yaşam şekline saldırı sadece bir şeyler yapmak değil bir şeyler de yapmamak, izlemek ve göz yummaktır.
Ne acıdır ki bugün 15 - 25 aralığındaki pırıl pırıl gençlerimiz gözlerini böyle bir ülkeye açtılar. Siyasi liderlerin televizyon şovlarında makaraya alınabildiği, hemen her kanalda ayrı bir güçlü programcının bulunduğu siyasi tartışma programlarının yayınlandığı, bu programlarda siyasi parti temsilcilerinin birbirine sözlü ya da fiziki saldırı olmadan programları tamamlayabildiği, üniversitelere gelen siyasilere öğrencilerin özgürce eleştirel sorular sorabildiği, sorduklarında da adlarının alınmadığı, soruşturmaya tabi tutulmadığı bir Türkiye'yi tanımadılar, yaşamadılar hiç. Onlar hep böyle karamsar, hem böyle karanlık zannediyor belki de bu ülkeyi.
Bu ülkenin kurucusunun anısına heykeline bile bir demet çiçek bırakamıyor oluşumuz bile aslında yaşam şeklimize nasıl bir müdehalede bulunulduğunun göstergesi değil midir?
dünyanın en saçma olayıdır. sıradan şeyleri yaptı diye insanlar hedef gösteriliyor. imam hatiplerde o çocukların kafasını deli saçması şeylerle dolduruyorlar, onların hayatlarını çalıyorlar, sonra diğer insanlara saldırtıyorlar diğerlerinin de hayatını çalıyorlar arada kendisi de bütün malı götürüyor. arada da kendine ilahi anlamlar yükletiyor. uyanalım artık bu saçmalıktan.