yaşadığını hissetmek

    23.
  1. rüzgarı yüzünde hissedip, kulaklarında uğultusunu duymak.
    7 ...
  2. 21.
  3. güzel bir his olmalı.
    "
    aynaya bakınca kendini tanıyamamak olmamalı mesela.
    nasıl olsa gerçekleşmeyecek diye hayal kurmaktan korkmak da olmamalı.
    dertlendiğin şeyleri bile aslında önemsememek insanların tüm acılarının farkında olup kendini küçümsemek de olmamalı.
    kendine değer vermeye çalışırken bunu anlamsız bulup birden her şeyi boşlamak ama yine yapamayıp çabalamaya devam etmek ama yine becerememek bu kısır döngüde kaybolmaktan korkmak da olmamalı.
    her şeyin ilacının sevgi olduğunu düşünürken sevmeyi de sevilmeyi de beceremediğini görüp yine kabullenmek ama bir yandan da itiraz etmeye devam etmek hiç olmamalı sanki.
    herhangi bir duyguyu iliklerine kadar hissetmenin ne demek olduğunu bilmemek ve belki de asla öğrenemeyecek olmanın dayanılmaz ağırlığı altında ezilirken yapacak hiç bir şey bulamamak da olmamalı.
    belki eline geçen mutlu olma ihtimalini yukarıda saydıklarım yüzünden elinin tersiyle itmek ya da göz göre göre adım atmaya mecali olmamak ise en olmayası seçenek bence.
    "
    5 ...
  4. 18.
  5. Her nefes alışta bir sonraki nefes için ciğerlerin şişmesinden ziyade hayatta nadir bulunan anlarda gelen histir.
    Bu her insanın ruhunun hassas noktasına göre değişir.
    Bir şiiri okurken zihinde canlanan hayal, bir şarkının götürdüğü ütopya , bir sevgilinin sıcacık elleri , yağmurun getirdiği serin bir rüzgara karışan toprak kokusu, bir sigaranın dumanının aldığı şekil olabilir.
    Yaşadığını hissetmeden sadece nefes alıp vererek zamanı tüketmek hep bir şeylerin eksik kaldığı düşüncesini bilinçaltında taşır.
    3 ...
  6. 6.
  7. kalıbımı basarım ki, tüm benliğimle inanırım ki bu his insanın yeryüzünde sahip olabileceği en değerli, en kuvvetli histir. yegane bir duygudur. hergün soluk alan; ama insan olduğunu unutmuş canlılardan bireyi ayıran temel kavramdır. iyi ya da kötü, her ne yaşıyorsa yaşasın eğer bunu algılayabiliyorsa, 'yaşıyorum' diyebiliyorsa erişmiştir gerçeğe. saçmasapan umut oyunlarından biri değildir bu; yaşamı görmektir, cesareti varsa eğer!
    3 ...
  8. 19.
  9. canın yandığında yoğunlaşandır.
    kimi zaman mesela canın yandığında da hissetmezsin, hayatın içine koymamışsındır kendini çünkü.
    sonra ona karşı savunmasız kaldığın biri gelir, seversin çünkü, sevmek ne kelime hatta benimsersin, bir parçan olur o senin, yarımın olur. sonra da altüst olursun, hani kimi insanlar vardır mutlu olduğu anlarda mutsuz olacakları anlar için endişelenir, işte o duyguyla kaybetme korkusunun da derinine inersin. ufak şeylere dahi canın sıkılır, canın yanar hatta, acır, somut acı misali. paranoyaklaşırsın, depresifleşirsin, düşüncelerinin temelini olumsuzluk -ki bu endişenin ve korkunun getirisi- oluşturur. öyle olunca da yok yere yakarsın kendi canını; yoğununa hissedersin yaşadığını.
    3 ...
  10. 12.
  11. 2.
  12. boğaza karşı rakı- balık keyfi.
    2 ...
  13. 1.
  14. aşk'ı iliklerine kadar yaşayabilmek, kılcal damarlarında bile aşk dolaşması. gözlerinize sevgiyle sıcacık bakan gözleri görmek, acayip susadığınız bir an da kocaman bir bardaktan çenenizden akıta akıta, kana, kana su içmek. üşüdüğünüzde siz söylemeden sarılması vs vs vs..
    2 ...
  15. 13.
  16. elindeki rakı kadehinin son damlasını da tepene diktikten sonra içine aldıp verdiğin o derin nefesdir.
    1 ...
  17. 10.
  18. Bahar gelmiş, çiçekler açmaya başlamış, evren onca yaşına rağmen yaşadığını hala hissediyor. hissettiriyor... yaklaşık 2 yıldır baharın gelişini bilmiyorum. yaklaşık 2 yıldır bana mutluluk vermiyor hiçbir şey. Dilimde acı bir tat, sanki aç karna bir sigara içmişim gibi. sokaklar dolu, sokaklar boş, gece ve gündüz hırsla yarışıyor her yeni gün.. ben bir kenarda duruyorum. Beynimi, düşüncelerimi, bedenimi tanıyamıyorum ben son iki senedir. aynadan bana bakan yabancı. Ben elimi uzattım insanlara, güvendim. bir ağaç gibi güvendim. köklü bir ağaçlarmış gibi. tırnağımla kazıyınca kabuklarının bir kısmını onlar fark etmeden gördüm içlerini. insan denen canlının ne kadar oynak, adi, değişken olabileceğini gördüm. birinin gözünün içine baka baka yalan söyleyenleri gördüm. Önceleri geçsin diye bekledim, çabaladım.. sonra çekildim köşeme öylece izledim dünyayı. insanları. sustum, öyle çok sustum ki gördüğüm, şaşırdığım, nefret ettiğim her şeyi.. Değiştim, gerçekten çok değiştim.. Hak etmeyene hak etmediği şeyleri vermemek gerektiğini, bildiğin her şeyi söylememek gerektiğini, söylenen her şeye inanmamak gerektiğini öğrendim. önceleri geçmicek sandım. karanlığa gömüldüm sandım. güneş pılını pırtısını alıp gitmiş sandım. gözyaşlarımı tutan musluğun vidası paslanmış sandım, hiç durmıcak sandım gözyaşlarım. çünkü ben son 2 yıldır baharın gelişini bilmedim. kuşların sesi çalınmadı kulaklarıma. o çok hassas olan burnum almadı taze çiçek kokularını. mutsuzluğun avuçları arasında sıkıştım sanki. kemiklerimi kıracak kadar sıkı tuttu beni mutsuzluk, kaçamadım sanki.

    Ama bugün bir şey oldu. bir anda farkına vardım. ne zamandır bilmiyorum ama ağzımdaki o tat yok artık. Son birkaç gündür penceremin önündeki erik ağacı bembeyaz tomurcuklarını yeşiliyle bezeyip getiriyor önüme. camı açınca uzağımda olmasına rağmen o tomurcukların kokusunu gerçekten alabiliyorum. sigrayı bırakmış birine koku&tat duyusunun dönmesi gibi. güneşli ve serin, taze bir bahar havası dolduruyor odamı. bulutlar gözyüzünün açık mavisinde tek tek uzanıyor. kuşlar ötüyor. Yaşam vaadediyor evren bana. mutluluk ve huzur vaadediyor. yeniden bir şeyler yapmak ama en çok da koşmak istiyorum. durmadan, rüzgar gibi koşmak. açık ve yeşil bir alanda. üzerimdeki yükleri atıp, aynadan bana bakanı yeniden tanıyacak hale gelmek istiyorum. ben yeniden değişmek istiyorum. hafif, özgür, mutlu. planlar yapıyorum sonra, durmadan gezeceğim planlar. gözyüzündeki güneş cildimin her hücresine işleyecek kadar güneşlenmek istiyorum. denizin kokusunu, dalganın sesini dibimde bulmak istiyorum.

    bahar geliyor, çiçekler açıyor dallarında. evren onca yaşına rağmen yaşadığını hissediyor, evren onca (göz)yaşıma rağmen bana yaşadığımı hissettiriyor. Ne mutlu!
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük