tuhaf bir duygudur. herkes aynı durumda hissederse de kendini, kimin gerçekten kendini yaşadığı zamanda hissetmediğini,kimin sadece farklı görünmek için öyle iddia ettiğini anlamak zor değildir.
yaşadığı zamana ait olmama hissinin en belirgin tezahürü, aşk denilen ve günümüzde şarkılarda,şiirlerde yaşayıp, kalplerde yaşamayan duyguya inanmaktır. bir sürü insan öğütler verir mütemadiyen, bırak bu aşk masallarını, onlar senin izlemekten zombiye döndüğün yeşilçam filmlerinde kaldı bu devirde aşk da aşık olacak adam da yok diye. sen evet diyip geçersin ama içten içe reddedersin bunu. hala devam edersin inanmaya ve beklemeye. kendine dürüst olmak adına sahte ilişkilerden kaçınırsın, o zaman da yalnız olmanla alay edilir. susarsın. konuşsan da bir şeyler anlatmazsın...
yürüyen merdivene binmekten korkan ve normal merdivene uzun uzun bakan yaşlı bir teyze gördüğünde, herkes yanından geçip giderken , aklına kadının hırsız-yankesici olma ihtimali aklına gelmeksizin gözlerindeki korkuyu görmek ve elini uzatmaktır yaşadığın zamana ait olmamak. kadını yukarı çıkardıktan sonra ağzından dökülen "allah razı olsun oğlum" lafını ve gözlerindeki minneti görüp kendini bir şey sanmaktan ya da iyi bir şey yapmaktan utanırken yakalamaktır.çünkü bu duygu yani birine iyilik yapıp bununla övünç duymak yaşadığın zamana ait bir duygudur. yaşamak istediğin zamanlarda bu durum yapılması sıradan, normal ve büyütülmeyecek bir durum olduğu için içinde barınmayacak bir duygudur övünmek.
çoğu yaşıtınla konuşurken sıkılmaktır, yaşlı amcaların hikayelerini dinlemektir yaşadığın zamana ait olmamak. hayatın boyunca en keyif aldığın anının, babanın sana anlattığı tarih hikayelerini dinlediğin zamanlar olmasıdır.
hayatın boyunca en çok almayı istediğin şeyin, bir kıyafet, parfüm vs değil bir gramafon olmasıdır. ve onu almamaktır, yerine yaşadığın zamana ait isteklerin gelmesinden korktuğun için...
ülkenin en büyük kütüphanelerinden birinde herkes harıl harıl ders çalışıp, kafasını ders kitaplarına gömerken, üst katta en kuytuya atılmış, hürriyet ve cumhuriyet gazetelerinin 30-40 yıl önceki sayılarını okumaktır.
benim bu. şimdiki yaşıtlarım gibi elime telefon yapışık gezmiyorum teknoloji delisi değilim arkadaşlarımla bir araya gelip otururken o elinde telefon olmadan karşıdakileri hayretle izleyen gerekirse sessiz sessiz etrafı izleyen benim. hiçbir sosyal ağ kullanmıyorum instagram diyorlar kullanmıyorum diyince bön bön bakışlara maruz kalıyorum kullanmıyorum lan işte kullanmak zorunda mıyım? hiçbirinizi, gezdiğiniz yerleri, yediğiniz yemekleri merak etmiyorum. ben sevdikleriyle mektuplaşarak haberleşen neslin insanıyım kesin. gerçek sevgi ve emeğin sevdiklerinle geçirilen zamanların değerli olduğu bilinilen sevgi ve emeğin çiçek çiçek açtığı döneme aitim.
sanki 1940 lar da doğmak gibi bir şeydir. örneğin insana ironik gelebilir ama internetin,sözlüğün ve telefonların olmasını istemez. daha doğal yaşamayı ister. o zamanlar mevkii düşkünü fazla kişinin olmadığı ama bence mutluluğunsa daha fazla olduğu dönemlerdi. kısacası yaşadığı zamanda hoşnut olamaz insan sıkışır kalır. kendisi gibi de pek düşünen insan yoktur zaten çevrede.
Galiba ya uzak bir gelecekte ya da uzak bir geçmişte yaşamak isterdim.
Buraya ait olmadığımı hissediyorum. Ayak uyduramadığım bu yüzyıl'da kendimi tanıyamıyorum.
Parayı merkeze aldığımda veya isteklerimizi her şeyin basit bir gürültüden meydana geldiğini boş amaçlar olduğunu görüyorum. Kadınları merkezime aldığımda seks peşinde koşan hayvani dürtülerle hareket eden bir maymundan kendimi farklı görmüyorum. Hayır hiç biri bana lazım değil
Belirli bir azınlıkla en güzel şarapları ve romları içebileceğimiz bir kadırga ile karanlık sığ sulara açılacağım, veya yıldızları en güzel şekilde izleyebileceğim dağlarda yaşayacağım herkesten uzakta fıçılarda bira üreteceğimiz orta çağın huzur verici yeşilliklerini bulacağımız yerler kalmadı mı dünyada ?
Yaşamakta olduğumuz Truman Show' ne zaman bitecek ?
artık bir duygudan diğerine hızlı bir şekilde geçilen bir dönemde ben bu hıza ayak uyduramıyorum dediğim çok olmuştur.daha ben şimdi mutluydum ya da mutsuzdum ya da yanımda dün o vardı bugün bu, hayır bu kadar hızlı akmasın hiçbir şey, sığ yaşamak istemiyorum.yaşadığım şeylerin ne olduğunu düşünmek istiyorum kafa yormak istiyorum eni konu.olaylara saplanıp kalmak değil ama olayların farkına varacak zaman istiyorum, evet yaşadığım dönemin bu aşırı sosyalliğini sevmiyorum.