Çernobil faciasının üzerinden 25 yıl geçti. binlerce kişi öldü, milyonlar etkilendi. Umuyoruz ki benzeri bir olay tekrar yaşanmaz.
karadenizli gençlerin çernobil faciası ve gündemde olan nükleer santral ile ilgili çektiği kısa film izlenmeye değer...
--spoiler--
velhasil yağmurlarla geldi karadenize o çernobil denen lanet. e biz yağmurun çocuklari hayir diyemeduk ki duşen damlalara. yağdi... yağdi... yağdi...
farkinda olamaduk aslinda o yağmurların bizum gözyaşimuz olduğuni. şüphe duyulur mi yağmurdan? yağmurun bereketinden? biz de öyle yaptuk işte. e ne yaptuk?! çayumuzida içtuk, tarladaki lahanamuzi biçtuk, yeduk ama inan o günden sonra çiçekler bir daha eskisi kadar güzel kokmadi. kim kaybetmedi ki sevduğini? her evde bir aci yaşandi.
...
--spoiler--
çernobil denen o laneti tamda yerinde, çok güzel anlatmış, fazla bir şey demeye gerek bırakmamış, her şeyi özetlemiş, mükemmel olan kısa film.
Rizenin Pazar ilçesinde gönüllü destekçiler ve halk tarafından çekildi. Yönetmenliğini Miraç Atabeyin üstlendiği kısa filmde Çernobil faciası ve Karadeniz yöresinde o dönem yaşananlar ele alınıyor.
20 gün süren çekimlerin bir bölümü de istanbul ve izmirde gerçekleştirildi. Tamamen amatör bir ekip ve oyuncularla tamamlananın film müziklerini yine aynı bölgeden yetişmiş müzisyen Okan Kal yaptı. Filmin yönetmeni ve aynı zamanda senaristi Miraç Atabey ve ekibi, Çernobil isminin Karadeniz bölgesinde çok yaygın olmasına rağmen insanların konu hakkında bilgisiz ve bilinçsiz olduğunu filmde yansıtmak istedi. Çernobildeki Nükleer Reaktör Kazasında ilk aşamada gözle görülür bir etkisinin olmaması ve halkın konu hakkında bilinçlendirilmemesi zamanla olaya ilgiyi azalttı. insanlar umarsız, bilgisiz ve bilinçsiz bırakıldı. Bu yüzden film ekibi yaşananları görsel olarak insanların önüne serip insanların zihninde bir bilinç uyandırmayı amaçladı. Kanser vakalarından sonra halkın düşman bellediği Çernobilin, yanıbaşlarında kurulacak Nükleer Santralle aynı şey olduğunun farkında olmayan insanlar, devlet ve medya tarafından yeterince bilgilendirilmedi. Ayrıca konu hakkında Türkiyede yapılmış bilimsel araştırmalar yetersizdi. Nükleer Santral kurulma eşiğinde olan Türkiye, Ukraynadaki kazada böyle ihmaller yapmışken acaba kendi topraklarında meydana gelebilecek herhangi bir kazada ne gibi önlemler alacaktı? Sadece bu yeterli miydi? Dünyadaki en gelişmiş teknoloji sahiplerden Japonya ne yapabildi? Miraç Atabey ve ekibinin asıl amacı film üzerinden Nükleer Santral kurulsun mu kurulmasın mı tartışmalarından çok, bu soruları insanlara bir şekilde sordukmaktır.. Yörede yaşananlar objektif bir bakış açısıyla kurgulanmıştır. Ayrıca yörede günlük hayatta kullanılan Lazcada filmde yerini almıştır. Böylece yok olmak üzere olan bir dilin varlığı insanlara iletilmiştir.
Doğup büyüdüğüm Rizenin Pazar ilçesinde bir grup duyarlı genç tarafından ülkemizin çeşitli yerlerine yapılacak olan Nükleer Santrallerin nelere sebebiyet vereceğini, 1986 yılında yaşanan Çernobil faciasının sonuçlarını ve bu konuda 1 tek kişinin bile neler yapabileceğini anlatan, herkesin izlemesi ve izletmesi gereken çok başarılı bir kısa filmdir.
Kazım koyuncu ve onun gibi daha bir çok değeri kaybetmemize sebep olan çernobil faciasının karadeniz insanı üzerindeki etkilerinin anlatıldığı güzel bir kısa film çalışmasıdır.
Değişik ödüller de almıştır.
--spoiler--
''O günden sonra çiçekler bir daha eskisi kadar güzel kokmadı.''
--spoiler--