kış yağmuruysa, polar battaniye ve the simpsons eşliğinde çocukluk arkadaşları günü yapılabilir.
güz yağmuruysa, göle bakan bir yerde rüzgar sesine jeff buckley karışırken arkadaşlarınla toplanabilirsin ve geçmişle ilgili bir oyun oynayabilirsin.
bahar yağmuruysa, ailenle bahçenin sert zemininde kocaman beyaz bir kahvaltı masasına oturabilirsin; toprağın ve çiçeklerin kokusu, anne yemeği, baba sıcaklığı, kardeş sohbeti kokusu gelir.
yaz yağmuruysa, sevgilinle kuytu bir koyda denize girebilirsin, güneşin denizin içinde eridiği saatlerde olabilir mesela. yağmur yeterince uzun yağıp durursa, kumların ıslaklığından faydalanıp, denizden su getirmeye gerek kalmadan kumdan mikro dinazorlar da yapabilirsiniz. ***
televizyon, radyo, bilgisayar o an gürültü yapan her ne varsa susturulur, ışık kapatılıp (gece ise) perdeler ve cam açılır, gidip bir kadeh kırmızı şarap alınır (eğer migren yok ise), yere bir minder atılır, sırt koltuğa verilir gözler kapanır...
eğer mevsimlerden yazsa ve halihazırda tayfanız varsa, hele birde yazlıktaysanız, yapılabilecek en güzel hareketlerden biri üstleri çıkarıp futbol maçı oynamaktır. o ılık yağmurun verdiği hoşlukla oynanan futbol daha bir zevkli olur.
yağmurun şiddetine göre değişebilecek eylemlerdir.
eğer ılık ve hafif bir yağmur varsa çıkıp yürümek (özellikle deniz kenarında) en iyisidir. hele ki bir yaz yağmuruysa yağan o yağmurda denize girmekte süperdir.
eğer daha şiddetli bi yağmur varsa hafif bir müzikle şiir kitabı okumak hatta şiir aralarında yağmur damlalarını izlemek süper olur.
sıcak bir evde sevdigin insanla kahve içmek ve yagmuru izlemek. üstüne birde arap kızı espirisini yapmak muhtemelen de sonrasında üzüntüden yagmuru izlemek iç karartmak.
üzerinde battaniye,
sıcacık koltuk,
elinde bir kitap,
televizyonda saçma bir film,
boş bakan gözler,
demli çay,
simit,
kaşar peyniri,
pastırma (yuh!),
kavurma (oha!),
yarın tatil...