mesela ben yağmurlu havalarda dışardayken evsiz olan insanları görünce kendimden nefret ediyorum.
bu bozuk düzene , kendi insanıma yardım edememekten nefret ediyorum. başım önümde yoluma devam etmek zorunda kalmaktan nefret ediyorum.
Araba kullanıyorsam agir tonajlı bi kamyonun yanından geçmek. Savrulan pis su on cami resmen çamura çeviriyor. Yaya isem su birikintilerine öküz gibi girip üst bas ne varsa yikayan şoförler.
Bir saçak altında yağmurun dinmesini beklerken saçaktan sızan ve ortalama 10 saniyede bir yere düşen o kocaman damlanın lap diye kafama denkgelmesi yüzünden kemdimi gerizekalı hissetmem.
dünyada tek kendi varmış gibi şemsiyesini gök kubbe sadece kendine tahsis edilmiş gibi hoyratça tutan milletin kafasına saplayan koca kafalı insanlardır.
istanbul'da olmak. istanbul'da yağmurlu havada dışarı çıkanlar bilir dünyanın kaç bucak olduğunu. gitmek istediğiniz yere yarım saat geç kaldığınız zaman yatıp kalkıp şükredersiniz, bu sefer çok geç kalmadım diye. gri bir beton yığınının üstüne yağan yağmurda güzellik mi kalır?