düşlere uzanmak gerek
gerçeklerden umudu kesince
saf kan atlar gibi asil düşlere
kötülüğün yakıldığı yerlere çevir başını
uzanmak gerek, gökyüzünün altına
şu çiçekli elbise ne de güzel sevdi seni
düşümdeki gibi ,bu kimin işi ?
çiçekler ah , eteğindeki çiçekler
gerçeğinden daha güzel kokuyor
sen isen o çiçeklerin toprağı
ölünce sarıl bana ,dirileyim toprağında
şu dünyaya iki güneş fazla
söyleyin yukarıdakini bir sokağa lamba yapsınlar
yada hikayeci bir çingenenin ateşi olsun
çocukları etrafında toplanmış çingenenin
nasılda seviniyor şimdi , düşümdeki gibi
şu dudaklarındaki kırmızıyı alalım
bir çileğe sürelim ,bir kiraza verelim
nasılda utançlarından kızarırlar
kırmızı olmaya çabalarken nasılda hırslı olurlar
düşümdeki gibi ,bu kimin işi ?
soylu bir ardıçtan yaptım kalemimi
gözlerinin karası değdi kalemin ucuna
bütün marifet gözlerinde ,kalem suçsuz
ellerinle dokundun sayfalara ellerinle
beyaz ellerinle , içine kalbimi sığdıran ellerinle
satırlar bir an belirdi , dizeler o an büyüdü
düşümdeki gibi ,bu kimin işi ?
Kesinlikle çok duygusal bir şiir dir. Dizileri aşkla yogrulmustur. Yağmur, hem rahmet hem hüzündür.
Gökyüzünün toprağı islattigi gibi , göz yaslarida satirlari islatmistir eminim. Çünki bu başlık, duygulari derinden yaşayan birinin aklına gelebilir.
Erhan güleryüzden güzel bir örnek verilebilir buna ,
pera'da yağmur şarkısız yağmaz
pera'da yağmur şiirsiz de yağmaz
senden sonra yağmadı
senden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı
aşıklar kanatlanıp hazerfen gibi
uçtular bir geçe üsküdar a
bütün aşıklar kanatlanıp martılar gibi
terk edip gittiler uzaklara
pera'da senden sonra
ne bir şarkı ne bir şiir
yağmurların tadı kalmadı.