hafif yağmur yağar, yürürsün yağmur yavaşca tenini ıslatır gözlüklerinin camından süzülür tek başınasındır o an içini karamsarlık kaplar dayanamazsın yalnızlığın vücut hali olmuş hissi verir ve hıçkıra hıçkıra ağlarsın çaresizce ümitsizce...
Kalabalığın içinde ağlayamazsın. Gözlerinin dolduğu anda yağmur başlar. Ne gözyaşlarının yağmurla karışması fark edilir ne de fark edenlerin umrunda olur o yaşlar. Kendi içselliğinde kaybolur, gözyaşı denizinde boğulursun. Yağmur sanki senin için yazılmış bir şarkıdır ve sen o şarkının görünmez melodisi. işte o anda anlarsın, kalabalığın içinde kaybolanın bedenin değil ruhun olduğunu ve o anda hissedersin umutsuzluğu...