içimdeki yaraları deşip deşip mazoşistçe onları derinleştirdiğim anlardan. insan neden unutur yaşarken acıları, zamanında yüzleşmeyi bilmez? mutlu olmak mümkün müdür yoksa bir ütopya mı?
birnevi meditasyondur. aklınızda, farklı düşüncelerin belirmesine sebep olur genelde. sonuç, zatürreye çıkacak olsa da o an için çok da hesap yapılmaz.
altına iki kişi sığabileceğiniz bir şemsiye varsa ve yanınızda da sevgiliniz varsa daha bir leziz olmaktadır. şemsiye yok da sevgili varsa, onun da tadı ve yeri farklıdır. ama ne şemsiye, ne de sevgili yoksa ortalıkta "neden sevgilim yanımda değil lan benim?" düşüncesinden başlar "bu kadın milleti yok mu?" sorusuyla düşünceler şekillenir ve nihayetinde "olum, senden adam olmaz..." yargısına ulaşmak çok vakit almaz.
amac can sıkıntısı ve uzuntu gıderıp acılmaksa, şemsiyesiz yapılması ve ıssız yerlerde yapılmaması gereken, rahatlatıcı etkısının baska hıcbır seyde olmadıgına daır her turlu ıddıaya gırebılecegım yuruyustur.
ahmak ıslatanın altında çok güzel olabilir ama kovayla boşaltıyorlarmışçasına yağan yağmurun altında da herhangi bir işin yoksa yürüme bence. donuna kadar ıslanırsın, sonra eve gitti mi romantiklik falan kalmaz annenin ya da babanın bu ne hal len böyle deyip çemkirmeleri üzerine ttüm romantiklik ormantiklik olur herhalde.