öncelikle beklenilen otobüs gelmek bilmez ve yağmur da hızı arttırarak yağmaya devam eder.* siz sırılsıklam olmuş bir şekilde kaderinize isyan ederken bir anda etraftaki sessizliğin içinde yankılanan yağmur sesi, ıslak toprak kokusu ve saçlarınınızdan akan yağmur damlaları içinizi tuhaf bir huzurun kaplamasına neden olur.* tam bunun tadını çıkarmak için "acaba biraz yürüsem mi ?" diye düşünürken. otobüs gelir, hem de içi tıklım tıklımıdır kesin.**
özellikle pazartesi okula giderken yaşanana bir durumsa hiç çekilmez. zaten pazartesi günlerinin insana verdiği huzursuzluk katsayısı, yağmur çamur da otobüs beklerken iyice artar. bir de yağmurdan dolayı otobüsün yerlerinin ıslak olması sebebiyle kayıp düşmeden arkaya doğru ilerlemek için çaba sarfetmek insanı iyice çileden çıkarabilir.
otobüsü beklerken yağmur yetmiyormuş gibi, arabası ile kaldırıma yakın mesafede ,gaza basan hödük yüzünden foşurt diye çamurlu suyu fışkırtmasıyla sonuçlanan beklemedir.
otobüs gelince siz aşağıda merdivenlere binmeye çalışırken, önünüzden binen kişinin akbili yoksa ve soföre para verip para üstünü beklerse eziyete dönüşecektir.
kendini şu arkadaki pasajın girişine atsan, kesin otobüsü kaçırırsın.
hatta yağmur o kadar hızlı yağıyordur ki, soför bu yağmur altında sizi göremeyebilir, durmak istemeyebilir.
en pis yanıda durağın yanından geçen arabaların bilerek veya bilmeyerek su birikintisin içinden geçip durduk yere bayramlık ağzımızı açmamıza neden olacak şekilde üzerimizi maf etme olayıdır.