türk sineması için ayrıca bi utançtır bu. yağmurlu sahnelerin %99.99'u berbat ötesi geliştiğinden olsa gerek. ayrıca; tadında, yağması iyidir. şehri temizler; ruhu, hayalleri ve belki insanları.
mütüş bişeydir. gariptirde. sonuç itibarı ile gökyüzünden su damlamaktadır. düşünürsün sokaktaki herşey su geçirmezmi diye, öyledir. neresi güzeldir bilinmez ama yatakta sıcacık yatarken cama vuran damla sesleri yorganın ve ayakların bir nebze daha yukarı çekilmesine sebep olur. bu sırada suratta aptal bir gülümsemede varsa oh ne ala. ben yağmuru çok severim mesela. keşke hergün yağmur yağsa derim. yağmaz. güneşide sevmem, koyu gri bulutları severim. ayı sevmem, görmesemde olur derim fakat bazen görüyorum. ama yağmurunda kötü bir yanı vardır. yağar yağar biter. bitincede kötü bir görüntü bırakır. güneş çıkmıştır ve yerler ıslaktır. ne boktan durumdur o öyle. o kadar kusur yağmurdada olur demek lazım.
sadece bir doğa olayı gibi gözüksede aslında çok daha fazlasıdır yağmur. herkes de farklı bir şeyleri hatırlatır mutlaka. kimisi için sevgiliyle edilen şiddetli bir kavganın ardından sokaklarda sırılsıklam olmaktır, kimisi içinse sevgiliyle aynı şemsiye altında - yıpkı beraber olmaya karar verdikleri uzun bir ömür gibi - uzun uzun yürümektir. bazıları için yalnızlık demektir yağmur, bazıları için hüzün ve gözyaşı, bazıları için de bereket demektir mis gibi toprak kokan. sizin için hangisi geçerli bilmem ama benim için yağmur aynı anda ağlayan tüm insanların gözyaşlarının birleşmesi demek. o gözyaşları ki hüzünlü gibi görünsede aslında içimizi temizleyip canlandırırlar, tıpkı yağmurun doğayı canlandırması gibi. ben sevmem yağmuru, sevmek lazım oysa. sevmek ve tüm anılarla barışmak lazım...
Adım adım geçer zaman, biter günüm. Yavaş yavaş batar güneş sabah olur. YAĞMUR diner... Beni hem sözleri hem müziğiyle derinden etkilemiş bir şarkı ismi. bkz:Gökhan kırdar-Yağmur
istanbul'da hafif hafif yağarak, insanda dışarıya çıkıp yürüme isteği uyandıran doğa olayı. yağmur altında ıslanmak insana özgürlük hissi verir ve insanın suya olan aşkını tazeler. hastasıyım...
dışarda yağmur var , siz evdesiniz sevdiğiniz yanınızda ,kahve içiyorsunuz birlikte ve dışarıyı izliyorsunuz camdan .. işte en sevdiğim yağmur efsanesi ..bir de bülent ortaçgil de çalıyorsa fonda değmeyin keyfime ..(bkz: ben denedim muhteşem bir an size ödünç verebilirim fikri isterseniz..)
sonbahar mevsiminde yanlızlığın vermiş oldugu hüzünle yürüyorsanız sokaklarda birden çişelemeye başlarsa yağmur, o toprak kokusunu içinize derin derin çekerseniz ve hafif hafif yüzünüze çarpan yağmur damlacıklarını hissederseniz teninizde, ordaki mükemmelliği anlamak çok zor değidir. huzur dolu bir şekilde yolunuza devam edebilirsiniz. fakat yağan yağmur çiselemekle kalmayıp ortalığı sular seller götürüyorsa o az önceki huzur dolu durumunun bianda tam tersine dönebilir ve felaketler yaşanabilir, insan canlarının ne kadar ucuz olduğunu ve aslında tamamen şans eseri yaşadığınızı anlamanız çok zor değildir. kısacası yağmur bazen huzurdur, bazende felaket.