eğer sahilde ise bu yürüyüş daha güzeldir. bir ağacın altına saklanıp, çamura ritim tutmaktır.
karşınızda küçük bir tekne vardır. amcam açmış rakısını keyif yapmaktadır. o da tek başınadır. sonra bir başka insan görürsünüz elleri cebinde yürüyen, eve gitmeye çalışıyordur. sonra durup silkinen bir köpek, şemsiyesini uçmasın diye tutmaya çalışan bir kadın, bangır bangır müzikle yanınızdan geçen bir genç, kramponlarını ıslanmasın diye montunun arasına sokmuş bir küçük, belki geleceğin yıldızı, arkanızı döndüğünüzde taksi çeviren bir başka adam, telefonda sevgilisine sevgi kelimeleri yollayan bir genç daha...
yalnız olmadığını farkettiğin an daha da güzelleşir yağmurda yürümek.
biryere yetişirken ya da işten veya okuldan çıkıp evinin yolunu tuttuğunda yüzünü saklarsın yağmurdan ya ıslandıkça küfür edersin ya, işte yağmuru isteyerek yürüyüşe çıktığında yüzü gökyüzüne bakar insanın.
yüzüne düşen her damla ruhunu temizler sanki. yüzünde huzurlu bir gülümseme yer eder. çenenden damlayan damlalar dertlerinin kirlettiği yüz hatlarını temizler sanki. yalnızlığına sövmediğin nadir anlardandır. kendine tutunursun. yalnızlığınla mutlu olursun. yağmur damlaları seni kendinle barıştırır.
bazen yağmur kokusunu duydukça aşkın damarlarında titrer. allaha yakarırsın. göz yaşların yağmur damlalarına karışır. bulutlarla paylaşırsın derdini, kimse görmez yağmur altında gözyaşlarını.
kimileri için amaç kimileri içinse araçtır.
bir kesim insan yağmurda yürüyerek karizma yapma çabasında iken
bir kesim insanda hazırda bulunan karizmayı hiçe sayıp ıslanmayı tercih eder.