yağmurla ilişkiye girecek kadar ıslanıyorsanız pek iyi neticelenmeyecek durumdur.
bunu daha önce çok denedim. hep evden dışarı çıkıp karizmatik bi yağmur altında ıslanma yürüyüşü yapayım istedim ama hiç yapamadım. her defasında yağmuru yememle birlikte o duygusallık uçtu gitti. kendimi yağmur altında ıslanan adam triplerine her sokuşumda koşa koşa saçak altlarına sığındım. kendi kendime " ulan şimdi evde olsaydım bi çay demlerdim, petibörü banar banar yerdim, ohh bi de film atardım..." diye hayıflanırım. son olarak o yağmuru yerken hasta olacağım düşüncesi kemirmeye başlar içimi. bi mağazanın önünden geçerken camda ya da aynada yansıyan suretime bakarım, orada yağmur yiyen adam karizması arar, sonra sıçan gibi ıslanmış halime bakıp kıçımdan aşağı süzülen yağmur taneciklerinin itici gücüyle ve tabiki karizmatik bi şekilde evin yolunu tutarım. yağmur altına çekilen film sahnelerine ve kliplere çemkirir, güzelce kurulanıp çayımı demlerim. işte ben yağmuru böyle yaşarım.
he bi de evden şemsiye almayı unutup sonra sanki bile bile şemsiyesiz yürüyormuş gibi yapmak var ki onu şimdi anlatmayayım.
hiç bir zaman tutmayan ve tutacağından ümitlerimizi kestiğimiz meteoroloji haberlerinin neticesidir. o günün güneşli denmiştir ve masum vatandaş yine kanmıştır.
bazen insan üstündeki bütün baskıyı, sıkıntıyı, negatifliği atmak ister. bilimseldir ki su iletkendir. ve bizim sıkıntılı ruh halindeki baş rol oyuncumuz kendisini deli gibi yağmakta olan yağmurun altına atmak ister ve yapar. su damlaları birer birer vücuduna çarptıkça kişi hafifler, yenilenir. toprakta çıplak ayakla gezmek gibidir. huzur verir.
aslında yağmurun yağacağını tahmin etmiştir.sırf elinde taşımamak için almamıştır, sonra da bahane olarak (arkadaş sabah güneşliydi şimdide yağmur var... ) bahanesini kullanan kişidir.
insanların(!), kendini pazarlamak adına, biraz da kendini kandırmak için yaptıkları/yaptığını söyledikleri bir reklam cümlesi, ki aslında ipucudur, bu cümlenin nerede ve ne zaman kim tarafından kurulduğu bilinen biri için, o kişi için...