Hayat boyu imrendiğim şanslı insan, misal benim yazım kötü olduğundan sosyal ilişkilerim çok bozuk, geçen sene bankaya gittim para yatırıcam, iban numarasını tr 1000xxx diye yazmışım, bankacı 1’i kastederek iban numarası yanlış te re le diye bi iban numarası olamaz dedi. işte o an sanki damarlarımdan kan çekildi, gözlerimin arkası karıncalandı, kulaklarım çınladı ama tüm metanetimi koruyarak “la orospu çocuğu bir la o bir” dedim, halbuki yazısı güzel birisi olsaydı filhakika bu vakıa izahtan vareste olacaktı! Siz yazısı güzel şanslı piçler, kıymetini bilin lan!
ilkokul 4 e kadar yazım berbattı. 4.sınıftan sonra öğrenciler arasında ufak rekabetler olurdu. hangimizin yazısı daha güzelse diğerleri ooooooooo falan diye havaya sokardı. liseye kadar yazılarım güzel gitti. liseden günümüze kadar da insanların okuyabileceği kadar düzenli bir yazım var.
ilginç bir şekilde Türki devletlerden tanıştığım insanların yazıları hem güzel hem de elyazısı şeklinde oluyor. Zannedersem sovyet rejimin katkıları diyebiliriz.
yazının içeriğine göre arada sırada olabildiğim insan.
mesela sevdiğim bir dersteyim veya hocanın ders anlatışını seviyorum diyelim. adeta bir hattat kesilirim.
ne var ki bir sınava çalışırken , laf olsun diye not tuttuğumda ya da hızlıca bir şeyler yazmam gerektiğinde çok anlamsız şeyler ortaya çıkabiliyor. "kendi yazdığını okuyamayacaksan not tutmanın anlamı ne oğlum" diye soruyorum kendime, sonra "önemli olan bir şeyler yazmaktı" diye avutuyorum sonra kendimi.
Yazımın güzel olduğunu söylerler. ilk okulda kitap harfleri ile birebir aynı yazmaya çalışırdım. Hep koyu kalem ucu kullanır, puntoların ebatlarını bile taklit ederdim.
Ortaokul ve lisede özgün serbest stilim oluştu. Üniversitede ise ticarete çevirdim bu yönümü, notlarım hep düzenli ve net olduğundan bütün sınıf benden fotokopi için alırdı.
Benimdir. Üniversitede ödevlerdir,projelerdir,sınavlardır bunun çok ekmeğini yedim. Bazı hocalar sırf yazı güzel olduğu için bile yüksek not verebiliyor.
Berbat bir yazım var, lise bitene kadar sorun oldu, hocalar yanına çağırıp elinde sınav kağıdı azarlardı, bu ne bizim yazı diye. Babam da öğretmendi, kendinden utanmıyorsun bari baban için güzel yaz derlerdi.
Üni ye geçtik, 1. Sınıfta mesleki olmayan dersler de vardı. Türkçe ci amfinin ortasında tüm sınıfa benim vize kağıdımı dolaştırmıştı, rezil etmek için, araya hep çalıştığım yerin sahibini sokardım, Mustafa abi. Mustafa abi de benim bölümden eski mezun bir abiydi hocayı tanırdı, türkçe den öyle geçtim. Her ders konu ederdi benim yazımı. Üni biteli oluyor 3 5 yıl benim yazı hâlâ berbat.
Bazen işte iş sözleşmesi imzalıyoruz, karşı taraf esprisine "ne kadar güzel bir yazı" diyor. Bende dönüp "Siz asıl bilgisayar da yazdıklarıma bakın" diyorum.
orta okulda dilek adında bir türkçe hocamız vardı. mendeburun, pis yobazın tekiydi hiç sevmezdim kendisini.
sadece eğik yazıyla geçirirdi sınavları, her derste tek tek kontrol ederdi yazılarımızı.
bu yüzden yazım eğik ve küçücük vee bir de onun yüzünden orta parmak yamulmasına sahibim.