1- koluna jilet atmıştır bir sürü. sonra pişman olmuştur veya bir işe girmiştir, patronu bu kolların görünmesin demiştir.
2- kolundaki tüyler kıla; kıllar fidana; fidanlar ormana dönmüştür. lazere verecek parası yoktur, ağda yapsa anası bellenir acıdan, yakmaya kalksa komşular yangın ihbarında bulunur çıkacak kokudan veya dumandan... bu nedenle de kollarının dış dünyayla olan bağlantısını kesmiştir.
3- yanmıştır kolu, hastalık geçirmiştir, kalıcı iz vardır, protezdir. utanıyordur, o yüzden böyle giyiniyordur.
4- yazarın asıl işaret ettiği kişi inancı gereği bu şekilde giyinen insan da olabilir.
kansızlık gibi bi hastalığı olabilir türkiyede çok yaygın. klimalı bir yerde veya ceryanda kalan bir yerde esintli yerlerdeyse uzun kollu giyebilir insanlar. ama güneşin altında olmaz. kabul etmiyorum.
bu insan benimdir.
şahsen soğuğu sevdiğim için bu hareketi yapmaktayım.
geçen hafta hava 25 derecelerde iken montumla dışarı çıktım kafamada şapkayı çekip, şöyle bir tur attım. her ne kadar hava buz gibi olsada bu durum beni çok sevindirmiştir.
kışında zaten ben tişört ile gezmeye çalışırım, o zamanda soğuk havayı seviyorum biliyon mu?
not:
''hem soğuk demişsin, hem montla geziyorsun bu ne iş?'' diyenler için:
burada bahsedilen soğuk sizin akıl kabınızın tezahür edeceği soğuk değildir.