harflerden şapkaların kalkmasıyla birlikte iyice beliren problem.
makul, sade, hala, zaten, dükkan gibi birkaç "mütevazı" örnek verilebilir.
eli az çok kalem tutmuş, üçbeş birşey okumuş herkes bu kelimeleri düzgünce okur zaten ancak, kurallar hiç bir şey bilmeyen öküz kökenli vatandaşlarımızın da bir bakışta düzgün okuyabilmesi için vardır. o nedenle dilimizden şapkaların kalkması büyük talihsizliktir.
bununla birlikte özellikle yabancı kökenli kelimelerde ortaya çıkan bir problemdir.
edit: şapkalar aslında kalkmamış, bizi yiyolarmış! *
yumuşak g (ğ) harfinin bulunduğu tüm kelimeler.. ğ harfi bilindiği üzere gırtlaktan gecen havanın belirginleştirilmesi şeklinde okunur. lakin eğer bir kelimenin içinde ise kendisinden önceki ses tekrar edilir
misaller
sağır--->saar
ağır---->aar
bağırmak--->baarmak
burdaki ı aya göre daha güçsüz bir harf olduğundan düşer lakin
doğurmak kelimesinde olduğu gibi aynı sıklette iki harf gelince ise kararını buldurup 1,5 o 1,5 u şeklinde okursun.. böyledir yumuşak g. ilginçtir, hislidir.
türkçe'nin de aslında tam olarak yazıldığı gibi okunmayan dil olduğunu gösterir. yine de çoğu sesi karşılayacak harf sembole sahip olduğundan okunuşu yazılışına en yakın olan dildir. okunuş farklılıklarınınsa iki temel sebebi vardır. birisi yabancı - özellikle arap ve fars- dillerden gelen kelimelerdir. diğer sebep ise dilin tarihsel süreçte geçirdiği değişimdir ki dilin temel özelliği canlı olması, yani ortaya çıkışı, gelişimi ve yok oluşudur. örn: ağabey