Yazmalısın dediler bana. Yazınca iyi gelir dediler. Boşluğa, bi duvara, bi kağıda ama yazmalıyım. Burası benim boşluğum. iyi gelecek veya gelmeyecek tekrar uludağ sözlükteyim. Eski bir yazar şimdi 12.nesil olmak birazcık üzmüş olabilir ama ne fark eder burası benim evim. Bol bol yazmaya geldim.
yazmak sadece bu işin ehli olanlar için değil, herkes için bir rahatlama, kendini tanıma ve düşünme aracıdır. yazdıkça okumaya ihtiyaç duyacaksın. okumaların senin düş dünyanı kabartacak ve düşüncelerinle harmanlanacak. yazdıkça kendini tanıyacaksın...
herkesin kendine ait bir şiir defteri olmalı mesela, olmalı ki duygu ve düşünce dünyasını kendine açabilsin. kendini tanımadan, bilmeden sen olamazsın. kendine ben demek için sendeki beni tanıman gerekir. ancak kendini tanıdıkça, bileceksin iyini ve kötünü..
sizden geçti belki ama ya çocuklar... onların daha okuyacak ve yazacak çok satırı olacak. özendirin yazsınlar, sevdirin okusunlar. okuyup yazdıkça yani düşündükçe gelişimleri hızlanacak ve öz güvenleri artacak. kendilerini ifade edebilme kabiliyetleri arttıkça hayatı daha güzel okuyacaklar. sonrası iyilik güzellik...
Şu an yazdığım her şey hülya Avşar'ın konuşması kadar itici, gereksiz ve boş geliyor.
Bi anda hayat enerjim tükendi, nietzsche'nin üstinsan dediği kavrama varmak isterken yıkık biri olmuş gibi hissediyorum.
Ay neyse keşke burada da ekşi'deki gibi duyuru olsaydı, hep birlikte beni düzeltmeye çalışırdık.
Ben daha çok mutsuzken yazıyorum, icimdekileri bazen hickimseye anlatamıyorum. Zaten anlatsam da anlamazlar. insanın kalbindeki fırtınaları kelimelerle anlatması mümkün değil zaten.
Gelip yazıyorum burada. Başka çarem yok içim öyle sıkılıyor ki. Kafamı kesseler canım acımazda insanin abisi olunca operasyona gidecek olan. Canı öyle bir yanıyor ki allah kimseye yaşatmasın.
başlamadan önce "ne yazacağım acaba?" diye düşünürdüm bazen. aklıma herhangi bir fikir gelmese bile ilk kelimeyi yazdıktan sonra zihnim mantarı patlamış şampanya gibi kağıda akmaya başlıyor. sadece ufak bir eşik enerjisi gerekiyor onu kıvama getirmek için.
düzgün ve okunaklı olan yazım artan zihin boşalmasıyla birlikte zamanla coşuyor ve hızlanmaya başlıyor. bir orkestra şefi gibi ellerim kağıt üzerinde oynamaya, titremeye başlıyor ve onları kontrol edemiyorum; ellerim, aklımdan akıp giden düşüncelerin hızına yetişemiyor. bazen de yerimde duramıyorum. oturduğum sandalyede kıpırdanmaya başlıyorum; sanki zihnimin coşkun bir şekilde mastürbasyon yaptığına şahit oluyorum.
her şey sona erdiği zaman bitkin bir şekilde yaslanıyorum sandalyeye ve eserime bakıyorum uzaktan. beni yoran, çılgına çeviren ve iç dünyamdan dışarı fırlayan yaramaz çocuğu seyrediyorum.
ufak bir gülümseme ile defteri kapatıyorum ve bir sonraki yazma eylemi için ruhumu dinlendirmeye başlıyorum.
Şöyle bir bakıyorum da 3 senedir bu sözlükte yazıyorum. Eski hesaplarıma birlikte 20 bin küsür entry girmişim. Diyorum ki Buraya yazmak yerine roman yazsaymışım hem ünlü bir yazar olur hem de harçlığımı çıkartırmışım.
bilinmesi istenilenlerin okunur hale getirilmesi eylemi. duyguların düşüncelere, düşüncelerin parmaklara aktığı eylem. kalem kullanırsınız ya da kullanmazsınız, bu sizin bileceğiniz bir iş. salatayı zeytin yağlı tercih edip etmemekle benzer bir tercih. lakin her ne olursanız olun yazmalısınız. çünkü yazdıkça özgürleşiyor insan.
Yazın sayın yazarlar. Ne düşündüğünüzü yazın, bugün ne yaptığınızı yazın. Çünkü yazılmamış yaşam parçaları unutulmaya mahkumdur. Belki bugün unutmazsınız, belki yarın da hatırlarsınız fakat bir gün fark edeceksiniz ki unutulmuş.