idmanla güçlenen, kullanılmadıkça zayıflayan bir kas.
son birkaç yıldır gerek akademik mecburiyetlerin gerek ek iş olarak yüzlerce blog yazısı yazmanın getirisi olarak parmaklarım epey idmanlıydı. son aylarda ise epey zayıfladığımı hissediyorum. sanki nefesim yetmiyor belli bir yerden sonrasına; ya da kafamda uzun bir şey planlıyorsam ilk cümleleri yazarken, planladığım metnin sonu gözümde büyüdükçe büyüyor. "ertesi gün yazarım" diyerek kapatıyorum bilgisayarı, ertesi gün geliyor yine aynı şey. dikkat dağıtıcı faktörlerden uzak kalmak istiyorum uzunca bir süre ama parmak kaslarım gibi iradem de zayıfladı sanırım.
işin kötü yanı, bunu her geçen gün daha az umursuyorum. hala gelip kafama estiği gibi 200-300 karakterden fazla yazı yazabildiğim tek platform burası kaldığı için, hazır hala umursuyorken bu entryi girmek istedim. bir süre sonra gelip bunu okursam belki yeniden umursamaya başlarım diye umuyorum.
ya yürekten gelince yazacaksın
ya yazarken yürekten gelecek
- “aşk olmadan meşk olmaz!”
meşka –farkedip ayırmak- olur mu sanırsın?
ayak ucunda ölüm – mazi ardında külün
yele gidecek harmanın – ömrün
hazır mısın?
sen bal yapacaksın âlem yiyecek
hissene düşen zehirli bir lokma
hep taze
var mısın?
yeni kıymetler icâd edenlerin
etrafında döner dünya – gerçek
ama kurnazların etrafında döner çoğu zaman
halk ve şan – böyledir
yalancı dünyanın gidişi
hasad ötede
yazar mısın?
Mezopotamya’da yaşayan Sümerler'in M.Ö. 3500 civarında yaklaşık 5500 yıl önce çivi yazısını kullanılmaya başlamasıyla başlayan eylem. 1450 yılında Johannes Gutenberg’in başlattığı ‘’matbaa devrimi’’ ile seri üretim mümkün olmuş ve yazının yaygınlaşması çok kolay bir hale gelmiştir.
Türkler, tarihlerinde Köktürk Uygur Arap, Kiril, Latin Alfabesini kulllanırken kültürlerinde de yazıyla ilgili deyimlere yer vermiştir. Bunlardan bir kaçı: "yazıya dökmek" "yazıya geçirmektir." "alın yazısı" "kara yazı" Dünya genelinde ise yazı ile ilgili sözlerden birkaçı şöyledir: "Söz uçar, yazı kalır". -( Rumen Atasözü) "insanlar ölür ama yazı kalır"- (Korsika atasözü)
Yazı yazma eylemi tek başına öğrenme becerilerimizi geliştirmekte, belleğimize iyi gelmekte ve ruh halimizi güzelleştirmektedir. Yazının insanlığa en büyük katkısı ise bilgi ve birikimlerin kalıcı halde getirilerek geleceğe aktarabilmesni sağlamasıdır.
----Okumak(bol bol)
----Amaç
---- Kısa, basit, anlaşılır
------Tamamlanmış bir metin ortaya çıkarmaya ÇALIŞMA
------Sesli oku
------Bütünlük sağla
bir zamanlar günde on bin kelime yazardım bir word sayfasına. freewriting biçiminde. ordan aldığım enerji ve his ile deli dolu şeyler yapardım. ama şimdilerde yazdığım tek yer sözlük. bazen de mesajlaşıyorum işte. sabahlara kadar chat yaptığım zamanlar geride kaldı. o kadar az ki konuştuğum şeyler sanalda insanlarla. yalnızlaşıyorum. hikaye yazmayı da denedim bir süre sonra farklı şeyler oldu tabi devam edemedim. pc başında daha bir zevkli olan eylem bir de.
insanın beyniyle savaşına sözcükleri de dahil etmek gibi bir şey.
iyidir yazmak.bazen ruhsuzdur;ama onu demek istemedim ki dersin. Ama bazen de hiç tanımadığın ruhlara heyecan verir huzur verir yazdığın cümleler.
ya yürekten gelince yazacaksın
ya yazarken yürekten gelecek
- “aşk olmadan meşk olmaz!”
meşka –farkedip ayırmak- olur mu sanırsın?
ayak ucunda ölüm – mazi ardında külün
yele gidecek harmanın – ömrün
hazır mısın?
sen bal yapacaksın alem yiyecek
hissene düşen zehirli bir lokma
hep taze
var mısın?
yeni kıymetler icâd edenlerin
etrafında döner dünya – gerçek
ama kurnazların etrafında döner çoğu zaman
halk ve şan – böyledir
yalancı dünyanın gidişi
hasad ötede
yazar mısın?
Stres atma yollarında sadece biri . Belki de en zevklisi. Okumanın aksine aktif bir eylem olan yazmak Kalıcı olmanın yegane yollarından birisidir. Belki de en değerlisi.
hislerimi anlatabileyim derken,suyu elekten geçirmiş gibi oluyorum.
bu iş birkaç kartpostalla bir ülkeyi tanıtmaya benziyor.
kelimeye gelmediğinden, kalemimiz işlek olmadığından.
hasılı görülen, yaşananla, anlatılanla birbirini tutmuyor.
zaten anlatımda ya fazlalık vardır veya eksiklik.
ama olsun.
ben kendimi didiklerken hiç olmazsa yazabilmekle teselli buluyorsam, sende bundan memnun oluyorsan mesele yok.
ya, yazmak da olmasaydı?...