yazmak için yazılamayan yazılara itiraf

entry1 galeri0
    1.
  1. masama kuruluyorum. elime aldığım sigarayı parmaklarımın arasında sıkıştırıp gözlerimi sıkıyorum, evet yazmam gerek diye hissediyorum. Beynimde binlerce kelime gözlerimde onlarca görüntü. herşey dağınık gibi bir biri içerisine geçmiş arap saçı sanırsın sanki sorunu kendimden biliyorum ve kendimi toparlıyorum. ama yazamıyorum.tekrar oturuyor sigaramı yakıyorum pencereden dışarı bakıp karanlığın içerisine hapsolmuş binaların, pencerelerinden dışarıya sızmış spot ışıkları içerisinde, ilham almaya çalışıyorum elimdeki kalemle kağıdımın kaderini belirlercesine birşeyler karalıyorum. sonra tek seferde ustune çizgiyi çekiyor ikinci bir şans vermeden kağıdımın kaderini belirliyorum. ana rahminden kürtaşla çekip çöp kovasına gönderiyorum. utanıyorum kendimden, tiksinmeye başlıyorum elimdeki bir kaleme hükmedemeyen zihniyetimi sövüyorum oda içerisinde bir oyana, bir buyana giderken yenide yakıyorum sigaramı. parmaklarımın arasında sıkarken sıgaramı. kendi iç dunyamda yaşadığım aforizmalar içerisinde buhranlarımı bir kez daha sonsuz içselliğimde hapsederek sosyapat kişiliğime bürünüp aklımın bir asfalta döküp, üzerini ziftlercesine oluşmamış olgularımın bittiği ve en basit tabirle dolmamış akıl bardağımın bir kaleme bile hüküm süremediğini görmek kabusların ve helozonların en beterini yaşattığı anların bana gösterdiği basitliğimin ve tembelliğimin o engin nirvanasında haykırıyorum kendime. Yazamıyorum, itira ediyorum; duygularımı, aklımı bana ait olduğunu sandığım hiçbir şeyi anlatamıyorum. Bilge evet en iyi bilge bildiklerini en iyi şekilde anlatabilen ve sunabilen kişidir diye söylemiştir bir filozof. Amacım elbet bilge olmak değil lakin. kendi duygusunu, aklını daha basite indirgersem gördüklerini bile anlatamayan, sunamayan bir insanın yaşantısı ne derece güzel ve mutluluk vericidir. küçümsemek niyetinde değilim. lakin serdar ortaç dinleyen bir adamdan veya zar adam gibi kitapları okuyan ve hayatta mutlu olmayı başarmış adamlardan ne farkım varki. Mutlu olamamak belkide en azından dusunememenin verdiği bir ızdırap olsa gerek. Anlamsızlaşıyorum çünkü ben istediğim şeyleri istediğim zaman yazamıyorum. Sokakta elleri titrerken yağmur altında yüreyen o adamı anlatmak istiyorum, gördüğüm veya o anda gördüklerimin düşlerime aksettirerek sevgilimin sadece gülüşünün şefk-i arzusunu anlatmak istiyorum. Kapımdan dışarı çıkarken yağan karın altında gök yüzüne bakarken ağzıma düşen kar tanesinin huzura karşı olan susuzluğumun giderilmesini yazmak istiyorum. Ben yazmak istediklerimi yazmak istediğim zaman yazamadığımda hiç oluyorum....
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük