yazlık ev yoksa yaz mevsimi işkencedir, çekilmezdir. evde yatsanız da, çalışsanız da yokluğunu dolduramazsınız. kaçacak bi yerinizin olmamasıdır, sıcaklarda yanmanızdır.**
açık büfenin öldürücü doyuruculuğuna yenik şimdi kapatılmış midye dolma tezgahı.
beş yıldızın, beşi de gelse dolduramıyor kalabalık yalnızlığı, ay ışığının kulağına fısıldadığı öp sevgilini sesi de yok, kumsalda sigara izmaritlerine oturup, bira kokup kirlenmek de yok
sabah, çay bahçesinde mide ekşiten poğaçalarla kahvaltı edip, beş parasız balıkçıları seyretmek, gevrek satan çocuklardan sevinsin diye, gevrek almak da yok.
yok yok yok var!
her gün temizlenen bir odam, cezbeden saat başı ikramlar, halinden utanan animatörler, yeri geldiğinde gururla söyleyeceğim bir isim, bir yer var.
Yazlik tutanlarda beyin yok zaten her sene farkli yerlere gitmek varken yazlik tutup her sene ayni yere gitmek ne ya yemekle ugrasiyosun temizlemekle ugrasiyosun onun yerine otele git mis yemekler her an hazir odalar hergun temizleniyo acikbufeler havuzlar barı herseyi var.
bireyin 3 ayını yalnız ve/veya sevgilili olarak geçirmesi gereken mekan. "hayat buymuş" dedirten zamandan ayrı kavram. (gerçi yazlığım yok ama olursa gelmem eylüle kadar. bakınız "eylülde gel" dermişim şimdi. *)