ağustos sonu, eylül başı gibi başlayıp marmara ve ege bölgesini etkisi altına alan rüzgarlardır. artık yazın sonlarına gelindiğinin habercisi olmakla birlikte bu rüzgarlar eylül sonu, ekim başına kadar devam eder. bilimsel olarak da sert ve karasal olan basra merkezli rüzgarların yerini izlanda merkezli nemli ve ılıman rüzgarların alması durumudur.
yazbitiren rüzgarlarıyla birlikte artık sıcaklıkların çok da 33 35 derecelere ve üstüne çıkmayacağı 30ların biraz üstünde seyredip sonra da düşeceği anlaşılır. eylül ayında kendini sağanak yağmurlara bırakan yazbitiren rüzgarları eylülden sonra ise havayı daha da soğutur. ancak yazbitiren rüzgarlarının getirdiği sanal esintiye aldanıp ağustos ve eylül aylarında denize, havuza yine de koruyucu krem sürülmeden girilmemelidir. yazın yakıcılığının devam etmesine rağmen yazbitiren rüzgarların serinliğine aldanarak çoğu kişi bu durumu ihmal eder ve genelde istenmeyen güneş çarpması ve yanıklarının tamamı bu dönemde olur.
edit: 2015 itibariyle bu rüzgarlar marmara ve egede ağustos sonunda başlamıştır.
ilkokul zamanında okulu öyle özlerdim ki, yatağa girdiğimde bahçeden sürekli değil de, dalga dalga gelen yaprak hışırtılarını duyduğumda tarifsiz bir heyecan yaşar, okulda yaşayacaklarımı kafamda kurar, bir türlü uyuyamazdım.
lise yıllarımda üniversitede okuyan abim ve ablam eylülde başka şehirlere gidiyordu. yaz bitiren rüzgarları artık heyecan değil, daha karmaşık duygular veriyordu. baskın olanlar hüzün ile yalnızlıktı sanırım.
üniversiteye başladığımda gurbet ne demek artık öğrendiğimden yazbitiren rüzgarları daha ağır gelmeye başlamıştı ruhuma. kendimi annemin evine ait hissedemiyordum.
şimdilerde ise o kadar derin bir anlam ifade etmiyor bana. daha mı iyi böyle? bence değil. markete falan gittiğimde kasiyerin bana abi demesi de iyi değil. orta yaşta bile değilim ama, çocukluğum çok uzakmış gibi geliyor...
