Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
mutsuzluktan söz etmek istiyorum
dikey ve yatay mutsuzluktan
mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor
biz giz dolu bir şey yaşadık
onlar da orada yaşadılar
bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak
en başta mutsuzluk elbet
kasaba meyhanesi gibi
kahkahası gün ışığına vurup da
ötede beride yansımayan
yani birinin solgun bir gülden kaptığı firengi
öbürünün bir kadından aldığı verem
bütün işhanlarının tarihçesi
bütün söz vermelerin tarihçesi
sevgim acıyor
yazık sevgime diyor birisi
güzel gözlü bir çocuğun bile
o kadar korunmuş bir yazı yoktu
ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
gemiler gene gelip gidiyor
dağlar kararıp aydınlanacaklar
ve o kadar
tavrım bir şeyi bulup coşmaktır
sonbahar geldi hüzün
kış geldi kara hüzün
ey en akıllı kişisi dünyanın
bazan yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
kimi sevsem
kim beni sevse
eylül toparlandı gitti işte
ekim filan da gider bu gidişle
tarihe gömülen koca koca atlar
tarihe gömülür o kadar
Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu
Kısacık yoğun bir akşam
Herkesin yüzünün bir anıya karıştığı
Yoğun bir akşam
Bana bir memur gibi davrandılar hastanelerde
Ve bir intihar üstüne söylenti
Bütün kıyıları dolaştı durdu
Kısacık bir akşam
Kısacık serin bir akşam
Kelebeklerin atlarla yarıştığı
Yoğun bir akşam
Bazı mektuplar damgalandı postanelerde
Oturuldu bir takım şarkılar söylendi
Bir adam bir kadının kapısını vurdu
Kısacık bir akşam
Neyi söylesem bir kahramanlıktı
içinde azıcık buluştuğumuz
Bir bulutla bir kağıt peçete arasında
Kısacık yoğun bir akşam
Şaşırdım hüznümü nerelere bıraksam
Bir yanda kasıklarımın sarsılmaz gücü ve
Kısacık yoğun bir akşam
Her şey bir unutkanlıktı
Arada bir deliler gibi kavuştuğumuz
Tüfekle vurulmuş bir parsın yarasında
Kısacık yoğun bir akşam
Biliyordum bir soğuktu nereye varsam
Bir yanımda bir el bir yanda vazgeçilmez bir sancı ve
Kısacık yoğun bir akşam.
Kim karıştırdı gerçekliğine
Yaşadığım sonsuzluğun
Ve oturuldu bir takım şeyler söylendi
imla kurallarıyla mutsuzluk üstüne
Kısacık bir akşam
Duraladım ne yapsam
Kim karıştırdı gerçekliğine
Su terazilerindeki ensizliğin
Ve fotoğraflar çekildi ben çıkmadım herkes eğlendi
Araba vapurlarıyla denizsizlik üstüne
Kısacık bir akşam
O kadar kısa ki bir akşam
Yüzümü suyun ardında buldum
Kıyılar bu yüzdendir öyle dediler
Kısacık yoğun bir akşam
seni düşünmek güzel şey, ümitli şey...
dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey.
fakat artık ümit yetmiyor bana.
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum.
iki yıldız arası göğe asılı hamak...
uyku, uyku... zamansız ve mekansız, uyumak.
uyumak istiyorum; başım bir cenk meydanı;
harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı.
ilgisizlik, herşeyden kesilmiş ilgisizlik;
bilmeyiz ki, en büyük ilme denk bilgisizlik.
usandım boş yere hep gitmelerden, gelmelerden;
bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden!
göz kapaklarımda gün, kapkara bir kızıllık;
kulağımda tarihin çıkrık sesi, bin yıllık.
bir yurt ki bu, diriler ölü, ölüler diri;
raflarda toza batmış peygamberden bildiri.
her gün yalnız namazdan namaza uyanayım;
bir dilim kuru ekmek; acı suya banayım!
ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla!
yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla... *
sanma ki derdim güneşten ötürü
ne çıkar bahar geldiyse?
bademler çiçek açtıysa?
ucunda ölüm yok ya
hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
güneşle gelecek ölümden?
ben ki her nisan bir yaş daha genç
her bahar biraz daha aşığım
korkar mıyım?
Ah, dostum, derdim başka
Uykusuzluk ve pencerede bir kedi
Gece boyu hiç konuşmadan durdu.
Yağmurlar yağdı, dindi,
Pencerede hep kedi,
Ne geceye girdi, ne de uyudu,
Baktı, baktı, baktı,
Belli değildi doğmadığı, doğduğu. Özdemir Asaf.