istanbulda 4 arkadaşla ev tutmuş hem okuyorduk hem çalışıyorduk. anne baba memlekette tabi. neyse bizim kafamıza antalyaya gitmek gibi egzotik bi fikir geldi neyin kafasıysa kimse de itiraz etmedi. ailelerin haberi yok 15 temmuz saat akşama doğru 19 20 sularında antalyadaydık. sen gel darbe yap amk o gece. bizimkiler bizi istanbulda biliyor. sonrası malum (bkz: fetiş).
annemle birlikte seneler önce antalya'dan adana'ya otobüsle gidiyoruz. ceyhan'a kadar 12 saat sürüyor yolculuk. antalya otogarda otobüs start verdi ve arkamızda oturan kadıncağızın çocuğu anıra anıra ağlamaya başladı. susmadı, hiç susmadı. bir ara bayılmışım, çocuk da aynı anlarda bayılmış herhalde ki hiç duymadım. normalde çok severim çocukları diyorum abucuk bugucuk diyorum ama yok, yolun berbatlığından dolayı sinirleniyorum.neyse içimden diyorum inşallah ceyhan'a kadar gelmezler....ceyhana kadar geldiler ama olsundu. kurtulmuştum artık. anneannemin sıcacık evinde sanırım bi 15 saat uyudum.
burada tam 1 ay kaldıktan sonra dönüşte otobüste bilin bakalım kimler vardı ?
ben şansa inanmam başarının sırrı çok çalışmak gibi bir lanet reklam sözüyle biçimlendirmeyeceğim kendimi tabikide, bok altın olsa kalçasız doğarım be abi.
Dünyanın öteki ucuna gidip şans oyunu kazansam, kazandığım gün aynı ülkede ışid tarzı bir sisteme geçilir ve şans oyunu oynayıp kazandığım öğrenilince gelip kolumu bacağımı keserler. Daha sonra hızını alamayanlar gelir ve beni o halde döverek linç ederler.
Eminim bu konuda.
Şöyle açıklayayım ygs'ye 14 saat kala boynum tutulmuştu ve boynumdan koluma vuruyordu oynattığım zaman, hiç uyumadan geceyi hastanede geçirerek ygsye girdim.
Eski manitamla, Yeni manitamla ve manita olma yolunda yürüyen manitamsıyla hiçbir şekilde buluşmak için sözleşmemişken dördümüzün de alakasız bi yerde aynı anda karşılaşmamız.
Şöyle söyleyeyim yıllardan beri hep 2 olan kontenjan ben başvurduğum sene 1'e düşürüldü ve ben 1. Asil sonrasi 1. Yedek oldum. Ertesi sene baktım kontenjan yine 2 olmuş.