Yazarların dönüp geriye baktığında çocukluğun da yüzlerini gülümseten, bir o kadar da hüzünlendiren eylemdir.
Babaanemlerin konağına giderdim, cama çıkar gelip geçen insanlara bakardım. Bir de kedim vardı, otururdu yanıma onu severdim. Ve babaannem en sevdiğim şeyi, ekşili pilavı yapıp bana getirirdi. Camdan bakarak yerdim, o pilavın tadı şimdi yok. Neden diye düşünmüyorum. Çünkü, çocukken her şeyin tadının daha güzel olduğunun bilincindeyim. Özlüyorum. Sessiz bir biçimde özlüyorum. Hayata nasıl o kadar masum bakabildiğimi bilmiyorum. Ancak, ileride böyle bir canavara dönüşeceğimi bilseydim, büyümeyi asla istemezdim.
Mesela leğende yıkardı annem beni, üşümeyim diye leğenin içine havlu döşerdi. Yıkandıktan sonra önceden ısıttığı kıyafetlerimi giydirip, koklayıp öperdi.
Bir tek o zamanlar kış sıcak hissettirirdi, hiç büyümesydim keşke..
Köpeğim vardı beyaz renli kendimi güvende hissetmemi sağlardı hep pesimden gelirdi bir gün bakkala gidiyodum oda pesimden geldi sonra bir araba carptı ona ve öldü sonra bir sürü köpegim oldu ama o bambaskaydı cocukluk denince aklıma hep köpeğim gelir.