Konserve için alınan kilolarca dometes mavi leğenlerle bahçeye konulduktan sonra gözüm gönlüm açılmıştı. Dometesi çok seviyordum, en sevdiğim çiğ gıda. Leğenin başına oturup sert olanları seçerek yemeye koyulmuştum. Resmen orgazm anında duyduğunuz hazza yakın bir halde olup, önce suyunu içip sonra kendisini yiyordum. Dalının koptuğu, kokusunun yayıldığı o yeşil yuvarlağı “göbek” olarak adlandırmıştım. göbeğinden değil diğer ucundan ısırarak başlarım yemeye. ilk ısırık sonrası suyu içe çekilmeli. genelde 5 veya 6 odacığı var var ve herbiri de suyla dolu. Sırayla yenmesi gerekir. odacıkların suyu tam emiklenmeden diğerine geçilirse üzerinize fışkırır. işte böyle mükemmel havama girmişken, o sular Avucumdan bileklerime, tişörtüme, her tarafa çekirdekleriyle birlikte akmıştı o sırada bir arı gelip tam alt dudağımdan sokup gitmişti. Bir arıyla bu kadar yakın temas kurmak ürkütücü. Kendilerine büyük saygı duyuyorum ama yılanlarla karşılaştığımda dahi soğukkanlılığımı koruyup “ayy ne minnoş ihihi” sevecenliğini yitirmememe rağmen arılar ve gagalı hayvanlar beni çok ürkütür. Arılara korktuğum için saygı duyarım ama gagası olan hayvanlar gerçekten büyük orospu çocuğu.
ilkokul öğretmenim olan pislik karı. Eğitimde öğretmenin ne kadar önemli olduğunu bana günlerce anlattırmayı bire bir deneyimleten mahluk. Aradan geçen on yıllara rağmen bitmesi sana olan nefretim.
Şuan çok komik gelse de o zamanlar aşırı korkmuştum: "tüplü" tabir edilen televizyonumuzun ufak bir arızasından ötürü görüntü biraz dertliydi. Arızalı ya her an tüpü patlayabilecek sanıp ecel terleri dökerdim.
uyurken üstüme soba borularının devrilmesi. neyse ki yanmıyormuş da bana bişey olmamış. o zaman yataklar yere seriliyor ben de annemle yatıyorum 5-6 yaşında ancak varım. uykumun derinliği ise maşallah denecek kadar annem uyanıyor soba için odun kömür hazırlarken bir ses duyup koşup geliyor bir de ne görsün zavallı küçük derincenin üzerine borular devrilmiş her taraf kurum ( bilmeyenler için tanım: siyah renkli kömürümsü toz ). bakmış kı ben uyuyorum etrafı toparlayıp boruları yerine takıyor ben uyanıyorum yorganın üstü simsiyah anne noldu diyorum annem bişey yok soba üstüne devrildi diyor bende he tamam diyip geri yatıyorum. algılayamadı zaar. lan beş dakika sonra kafama dank ediyor ya soba yanıyor olsaydı ya boru kafama düşseydi ya ben ölseydim. hayatımın en önemli travmalarından biridir.
Sene 1999'un Haziran ayı. O zamanlar fakirlik var tabi. Kutu kola içen, magnum dondurma yiyenler zengin gözümüzde. Velhasıl yokluktan oturmuşum kaldırıma kiremitlerle bir şeyler çiziyorum kaldırım üzerine. Valide de arsanın ortasında halı çırpıyor.
Bizim bir komşu vardı zabıta. Mardinlilerin düğünü olduğu sırada gitmiş düğün salonunu mühürlemiş. Yapma, etme, düğün bitsin laflarına aldırış etmemiş. Kapatmış tabi salonu. Mardinliler'de çılgına dönmüş tabi...
Atlamış takip etmişler bizim zabıtayı, zabıta indi arabadan görev arkadaşlarıyla tabi. Evine mi girecekti artık bilmiyorum. Tam yanıma geldi ki olanlar oldu, çat çat çat... Bizim zabıtayı kafasından, kalbinden vurdular. Düştü bu benim üzerime her yer mahşer gibi. Diğer görev arkadaşları da rahmetli oldu. Bizim valide aldı beni kaçırdı derken haberciler, gazeteciler yumağı bastı bizim evi. Çok değil 2 ay sonra da 17 Ağustosa canlı yakalanan bir çocuk olarak hafızamdan silinmeyecek, bu yaşıma geldim (23) kötü kabuslarım hep devam edecekti. Dedik ya kıtlık zamanı... 16 yaşıma kadar ağır derecede kekemelik, ergenlik döneminde ise korkusuz agresif bir çocuk olarak yetiştim. Şimdi olsa, 1 senede atlatabilirdim belki.
ben 5-6 yaşlarındayken zenci bebek almak çok havalı bir şeydi, baya da pahalıydı meret. neyse ben kendi boyum kadar kocaman bir zenci bebek almışım ama nasıl havalıyım. püsküllü pembe bisikletliler yanımda bok yemiş. ben bebeği herkese gösteriyorum, mahallede oynuyorum falan sonra hevesimi aldım tabi. gece yatarken gözleri parlıyordu, saatlerce gözlerine baktığımı hatırlıyorum oynayacak mı diye artık o kadar korkmuşum ki alıp balkona atmışım. üstüne bir de sabah annemden terliği yemişim. ohhh travma işte.
anasınıfında bir kızın benim annem dört yaşında demesi üzerine inanıp benim annem neden yaşlı otuz dokuz yaşında benim annem ölecek çok yaşlandı diye gecelerce ağlamaktan uyuyamamam, kimseye söyleyememem.
1- arkadaşım kuran kursuna gidiyor diye özenip, zor kötek ebeveynlerimden izin alıp kalmıştım. sabah ezanı okunmadan uyandırıp karanlıkta yere oturup (adını hatırlamadığım) elele tutuşup "şimdi öldük şimdi şimdi yıkanıyoruz şimdi cenazemizdeyiz" tarzı bir şeyler yapmışlardı. çok küçüktüm korkudan bayılmışım. ertesi gün babam kuran kursunu tepelerine yıktı bir daha da göndermedi. kafam biraz boş kalsa öldüğüm ailemden birinin öldüğü düşüncesine kapılıp geriliyorum.
2- bahçede kardeşlerimle kör ebe oynarken kardeşim girintili çıkıntılı duvara kaşını çarpıp patlatınca kuzenim "gözü çıktı" diye bağırmıştı. o günden beri nerede öyle duvar görsem ağzıma demir tadı geliyor.
3- dayım bebekken çocuğunu zıplatacağım derken düşürmüştü. Şimdi tanımadığım biri bile zıplatıp döndürünce tepki veriyorum.
4- ortaokulda sınıfa yeni gelen çok güzel bir arkadaşımın yüzüne kızgın yağ dökülmüştü. beş ameliyat geçirmişti ama hala çok kötüydü. Hala kızartma yaparken müzik dinleyemiyorum sapını dışarı çeviremiyorum biri bir şey sorunca cevap veremiyorum.
Köydeyiz o Zaman'lar Amcamda o sıralar da şehir dışında çalışırdı yazları köye gelirdi her neyse Amcam köye gelmiş benim haberim yok evde boş işte bende çocuğum aklıma gelmiyor ulan gündüz vakti ev boş amcamların odası kitli fln kapıyı bir açtım Amcam ile yengem 3 yigenımın çalışmasını yapıyorlardı. Amcam beni yarı cıplak kolumdan tutarak götürdü benim için tramvaydı.
Konuyu itiraf bölümüne mi yazmalıyım Buraya mı arada kaldım ama neyse buradan başlayayım.
ilk okula başladığımda sadece bunun üç beş günlük birşey olduğunu düşünürdüm. Ta ki önlük olayı devreye girene kadar. ilk bir kaç gün serbestti bizim okulda.
Neyse önlük alındı artık çanta defter kitap falan olay iyice ciddiye binmiş ve üç beş gün sandığım şey uzun seneler devam edip beni yıkmıştır.
Küçükken neredeyse boyum kadar oyuncak bebegim vardı böyle sarışın bişey çok severdim lakin rüyama girene kadar rüyamda bu beni öldürmeye çalışıyo ben bunu ayaklarımın altında eziyorum falan filan defalarca gördüm bebekten korkar oldum akşamları koltugun arkasına atar öyle uyurdum annem anlamış tabi noldu niye atıyosun diye sordu anlattım bende komşuya verdik bebegimi işte bu yaşıma geldim büyük bebeklerden hala korkuyorum aynı odada uyuyabilmem imkansız gibi bir şey.