Matematik dersinde öğretmen büyük ahşap bir gönye ile tahtaya bir şeyler çizerdi.
Ders öncesi ahşap gönye VS yi hazırlamak için sınıftaki bir kızla kavga esnasında itişip kakışırken ahşap gönyeyi kırmıştık. Kız benim üzerime atmıştı şuçu.
Öğretmen de onla bir olup beni suçlamıştı. Bir sene boyunca her matematik dersinde gönye ile bir şey çizilecek korkusu ile matematikten tiksinmiştim.
Zira pedagoji yoksunu sınıf öğretmeni her ders bunu da Merve kırdığı için... Tarzında laf sokuyordu.
Bu yüzden ilkokul öğretmenimi de, matematiği de sevemedim hiç.
Küçükken, kucağa alınarak eve götürüleceğimi bilmenin rahatlığı ile misafirlikte huzurla uyurdum.
Yolda giderken gece vakti kafam babamın omzunda iken uyanmayı, tekrar gözlerimi yummayı severdim.
Tekrar bir misafirlikte uykuya teslim olurken "uyursan götürmeyiz seni, burada kalırsın" demişlerdi.
Her zamanki uyarılar olduğunu düşünerek, umursamadan uyudum.
Sabah gözlerimi açtığımda bilmediğim bir evde, yabancı insanlar arasındaydım. *
O gün en büyük travmamı yaşadım, aileme güvenim sarsıldı. *
1- arkadaşım kuran kursuna gidiyor diye özenip, zor kötek ebeveynlerimden izin alıp kalmıştım. sabah ezanı okunmadan uyandırıp karanlıkta yere oturup (adını hatırlamadığım) elele tutuşup "şimdi öldük şimdi şimdi yıkanıyoruz şimdi cenazemizdeyiz" tarzı bir şeyler yapmışlardı. çok küçüktüm korkudan bayılmışım. ertesi gün babam kuran kursunu tepelerine yıktı bir daha da göndermedi. kafam biraz boş kalsa öldüğüm ailemden birinin öldüğü düşüncesine kapılıp geriliyorum.
2- bahçede kardeşlerimle kör ebe oynarken kardeşim girintili çıkıntılı duvara kaşını çarpıp patlatınca kuzenim "gözü çıktı" diye bağırmıştı. o günden beri nerede öyle duvar görsem ağzıma demir tadı geliyor.
3- dayım bebekken çocuğunu zıplatacağım derken düşürmüştü. Şimdi tanımadığım biri bile zıplatıp döndürünce tepki veriyorum.
4- ortaokulda sınıfa yeni gelen çok güzel bir arkadaşımın yüzüne kızgın yağ dökülmüştü. beş ameliyat geçirmişti ama hala çok kötüydü. Hala kızartma yaparken müzik dinleyemiyorum sapını dışarı çeviremiyorum biri bir şey sorunca cevap veremiyorum.
Konuyu itiraf bölümüne mi yazmalıyım Buraya mı arada kaldım ama neyse buradan başlayayım.
ilk okula başladığımda sadece bunun üç beş günlük birşey olduğunu düşünürdüm. Ta ki önlük olayı devreye girene kadar. ilk bir kaç gün serbestti bizim okulda.
Neyse önlük alındı artık çanta defter kitap falan olay iyice ciddiye binmiş ve üç beş gün sandığım şey uzun seneler devam edip beni yıkmıştır.
ilkokul zamanlarında düğün salonundaydık ailecek. tabi anne ön sandalyede oturuyor, baba da diğer babalar gibi en arkada ayakta 'biz erkeğiz oturmaya lüzum yok havalarında' karıyı kızı kesiyor, ben de babamın yanında o uçaklı bugs bunyli balonlardan alsana diyerekten mızıklıyordum. bir ara kimseye birşey demeden salonun tuvaletine girdim. hani bu sürgülü yaylı kilitler var ya. onu da çektim. işimi gördüm tam çıkacam 'zönk' kilit sıkışmış ya da ben açamadım. bağır çağır kimse duymuyor. milet davul zurna oynuyor. düğün bitene kadar o tuvalette yere oturup ağladım. nerden baksan iki saat. bizimkiler de balon almadı diye küstüğümü sanıp telaşla parkları falan aramışlar. düğün bitince adamın biri çıkarmıştı. ama öyle bir korku öyle bir karamsar ruh hali olamaz. koskoca iki saat o filitresiz alaturka tuvaletin siyah deliğiyle beraber durdum. hala halka açık tuvaletlerin kapısını kaparken çok dikkatli davranırım.